“Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.”
diyor büyük usta Behçet Necatigil şiirinde. Altmış üç yıllık hayatını insanlığı anlamaya feda etmiş belki de.
Hangimiz yalanlayabilir ki sürekli erteleme huyumuzun hayatımızı istila ettiğini? Ya da hangimiz reddedebilir duygularımızı ifade etmek için sürekli bekleyişimizi? İçimizde bitmek tükenmek bilmeyen bir kaos hali ve neticesinde durulmayı bekleyen bir insan kalbi…
Sürekli dilimize pelesenk olmuş bir doğru zaman aldı başını gidiyor. Beklemekle geçiyor hayatımız doğru insanları, doğru zamanı, doğru sözcükleri ya da yaşanacak doğru günleri… Biz bekleye dururken de hayat elimizden alıp gidiyor içimizdeki güzellikleri. Kim bilir belki yarın çoktan gitmiş olacak sürekli içimizde provasını yaptığımız sözleri söyleyeceğimiz kişi. Ya da belki erteleye erteleye sönecek duygularımız biz ifade edemeden bir zamanlar yaşadığımız gerçekliği.
Yarınlar yarınları doğurur, ertelemek yarınlara gebedir hep; başı sonu meçhul olan kaotik bir gerçek. Sadece şimdiye bak kalbine güvenerek…
Merve YILMAZBİLEK