Hayatım boyunca insan adı verilen bu hayvan türünden korktuğum kadar hiçbir şeyden korkmadım.
Ancak iyi niyet denilen bu mühür gönlüme çakılalı 18 sene olmuş dolu dolu. Saat sıfır üç elli dokuz
Tavan gene boğuk o da benim gibi bir kaç sebepe içerlenmiştir belki de. Etrafımda ki sesler gece uyumamamdan şikayetçiler.
Gece nasıl uyursun ki ? Gece bu! penceremden dışarı baktığımda gördüğüm tek şey gökyüzü. Duyduğum tek ses kendi sesim
O da titrer oldu bu ara boğazımda acı bir tat dün gibi. gözlerim gecenin sabah ile başladığı muharrebeyi uzaktan takipte.
Bu sefer yendim kendimi tam konuşacağım haykıracağım içim de ki acıyı odamın yankı yapan dört büyük duvarına tek tek.
Ancak! Konuşmaya kalktığım süre zarfında ağzımı kapatıyor parmaklarım.Konuşma diyor adını dahi bilmediğim biri.
Çok da uzakta değil benden biri o, sıfır dört sıfır yedi oldu yakarmaya başlayalı sekiz dakika olmuş sıkıldınız değil mi?
Ben de sıkılmak isterdim bu içimde ki karanlığın biri tarafından sıkılmasını isterdim velakin bilirim olmaz.
Çünkü benim tamamım zifiri karanlık bu karanlığın içinde kaybolmak içinse fazlasıyla büyüdüm. Ben büyüdükçe şehir büyüdü
Binalar büyüdü yalanlar büyüdü ihanetler büyüdü. bize ise sadece bu kaosun içinde bir samimiyet belirtisi kaldı.
Ayaklarım artık eskisi kadar sağlam basmıyor yere biliyorum çünkü yerler cam kırıklarıyla dolu basmak için endişe taşımıyorum lakin canım tatlı
Gözlerimde kaygı kavramının kırıntısını dahi taşımadığımdan basıyorum yere sapa sağlam basar basmazda anlıyorum canım aslında tatsızmış
Hava da hafif bir rüzgar var tatlı bir meltem kafamın içinde ki binlerce gecekonduyu yerle bir etse keşke eserken.
Zira düşünmek değil beni bi hayli yoran korkutan , düşünememek avuçlarımın içinde ki şu çizgileri bir türlü bağdaştıramamak.
Beni sakın yanlış anlamayın bu bir veda mektubu değil bu fani hayata geçirilen son part değil bu anlattıklarım.
Güller kadar rahat papatyalar kadar elverişli değil gençliğim bir orkide gibi boynu bükük dudaklarımda tek kelime üç hece Ey-val-lah
Saat sıfır dört yirmi oldu. Boğa kanı gibi akıyor ölümün manası şakaklarımda adeta bir resital başlıyor bilinçaltımda
Gözaltlarımsa çoktan mora çaldı bile bu geceyi sabahın gölgesinde bırakarak. Parmaklarım parmak uçlarım tutmuyor artık mürekkebi
Gözlerim ne kadar mora çalşa da görebiliyor bu üzerinizde ki pespaye nesnellik algısını. Gönülüm ise yenik düştüğü kaçıncı harpten ceset topluyor?
Sayamıyorum.
-İslam Baysal / Sayamıyorum