Akşam üstü,eve dönüş saatleri.Okulların paydos zilinin çaldığı,servis araçlarının trafiği tıkadığı saatler.Bu sıkışıklığı önlemek için oluşturulmuş çözümün bir parçası olmaya çalışan tramvaylar ve durakları daha da sıkışık.
Çocuğunu okul çıkışı bulunduğu yere getirtemeyen anneler,eşinin işten dönüşünde evinde bulunmak isteyen hanımlar,servisi atlatıp keyfini çıkararak eve dönmeye çalışan ve de etüde yetişmek için acele eden sınav hazırlığındaki gençler…
Sabah evden çıkışta,akşam eve dönerken durakların müdavimi tramvay sakinleri bunlar(!).Her birinde ayrı bir telaş,ayrı bir kaygı,ayrı bir heyecan…Tıpkı içlerinde yaşadıkları kendilerine ait dünyaları gibi rengarenk.
Anadolu terbiyesinden zerre taviz vermeyen orta yaşın az üstü bayanların kendilerinden yaşlı bey amcalara yer verme gayreti bir yana,sanki tapusu elindeymiş gibi koltuğu malsınmış uyanık geçinenler bir yana.Bu ikisine inat kibarlığından,güzel ahlakından,sevimliliğinden taviz vermeyen centilmen delikanlılar ve cici hanımefendiler bir yana…
Bugün öyle bir gurup ile beraber bindik ki tramvaya;evlere şenlik.Yaşları on yedi ile on dokuz arasında değişen,boyları yaşlarının çok üstünde gösteren iri kıyım delikanlılar bunlar.Konuşmalarından,atletik yapılarından sporcu oldukları,muhtemelen basketbolcu oldukları belirgin olan temiz yüzlü çocuklar.İnsan imreniyor hallerine.Neşeli,hareketli,cıvıl cıvıl gençler.”Ne yapalım,bizim zamanımızda böyle etkinlikler yoktu ki uğraşıp boyumuzu uzatalım”diye sesli düşünüyor hemen yanlarındaki kısa boylu,tıknaz ,kır saçlı beyefendi..Göz göze geliyorlar,gülümsüyorlar.
“Bunların yediği içtiği hormonlu evladım,sizin zamanınızda her şey doğaldı,o yüzden”diye atılıyor çaprazdaki teyze.Kucağında sıkı sıkıya tuttuğu çantasından titiz birisi olduğu belli oluyor doğrusu.Çocuklar ona da bir gülücük atıyor,devam ediyorlar kendi kaynaşmalarına.
Bir öndeki tekli koltukta oturan orta yaşlı bir bayan buna içerliyor;”saygı denen bir şey de yok,bak hele şunların oturuşuna sere serpe.”diye söylenerek kafasını cama çeviriyor.Belli ki kendi söylediğine alacakları tavrı görmek istemiyor.Çocuklar bir ona bir birbirlerine bakarak şaşkınla karışık öylece kalakalıyorlar bu defa.Öyle ya,ayakta kimse yoktu,sesli konuşup etrafı rahatsız etmiyorlardı.Çok yorgunlardı ve kaptan olduğunu hitaplarından anladığımız delikanlı maç değerlendirmesi yapıyor,diğerleri dinliyordu o kadar…Etraflarını rahatsız etmemeye özen gösteriyorlardı.Malum sporcunun ahlaklı olanı makbuldür.
İki durak sonra ellerinde poşetlerle marketten veya pazardan geldiği anlaşılan bir bey amca biniyor.Gençlerden en uzun ve kalıplı olanı ayağa kalkıyor ve yer vermek için:”buyur amca böyle otur” diyor,saygıdan bahseden teyzeye bakarak.Bey amca kabul etmiyor,çocuk tekrar biraz daha yüksek sesle:”otur amca otur”diyor,hormonlu olduklarını düşünen teyzeye bakarak.Teyze gözlerini kaçırıyor.Yaşlı adam tekrar itiraz ediyor:”bir durak sonra ineceğim evladım,sen rahatsız olma “diyor kibarca.Bu defa genç güçlü kollarıyla bir kucaklıyor adamı,bir oturtuyor yerine:”yine in amca,ama otur!”diyor,yanı başında oturan orta yaşlı,kısa boylu olan yolcuya bakarak.Adam şaşkınlıkla karışık teşekkür ediyor kısık bir sesle,az önce olanlardan habersiz…
Genç hiçbir şey olmamış gibi konsantresini bozmadan arkadaşlarına yanaşıyor,kaptanın anlattıklarını dinlemeye devam ediyor.Sözlerinin altında kalan yolcular belki de inecekleri durak gelmeden ilk durakta iniveriyorlar,utançlarından.
Şu bizim tramvayın her bir karesi bir alem, her bir insan apayrı bir dünyadır dedim ya…Keşfedilmek için buluşuyor sanki bu dünyalar;gönül ve kalp gözü ile bakabilen için…
Ey benim güzel ülkemin güzel insanları!Ah bir beklentisiz olabilseniz.Hiç bir şey göründüğü gibi olmadığı gibi,her mesele de sizin devrinizdeki gibi değerlendirilmeyebilir,bunu kabul etseniz,anlamak şart değil.
Ah belalarımızın önüne set olan rahmet vesilesi beli bükülmüş ihtiyarlarımız,büyüklerimiz!..Her biri başımızın tacı; ah bir de gençlerimize fırsat vermeyi bilseniz,her şeyi sadece kendileri bilmeseniz.Dillerinizle düzeltemeyeceğinizi çok iyi bildiğiniz aksilikleri samimice yaptığınız dualarla düzeltmeyi deneseniz.Küçüklerin hayatı henüz öğrendiğini hatırda tutup örnek olarak onlara yol gösterseniz ne güzel olur.Ne kimse incinir,ne kimse içerler,ne kimse rahatsız olur.Tramvayda ve ya başka bir taşıtta herkes nerde durması gerektiğini daha iyi bilir.Her gün aynı sahneyi yaşıyoruz sonuçta,herkes birbirini tanıyor bir zaman sonra,gelmeyeni merak edecek,birbirine soracak kadar hem de…
Sahi, hastane durağında binen hemşire kızımız bugün neden yok acaba?