Sessiz bir mızıkaydı yalnızlık,
Bir insanı nasıl çalacağını bilemeyen.
Matemi bile fısıltıydı,
Kalbindeki noksanları naatsız ruhuna dinleten…
Bilmiyordu sessiz mızıka,
Hoş bir serenada ulaştıran nathanı kim.
Kimi zaman öksüz, kimi zaman gamsızdı şeyda,
Oysa derdi maşuka serenadı neyleyim…
Mızıka hep sessiz, yalnız ve suskundu.
Oysa aklı, kalbi hep yoksundu.
Bilmezdi neydi derdi, çaresi…
Düşünür iken termimi, gördü yek merhemi.
Mahı yoktu sözlerin alını neşreden,
Vardı ki tek ses kabzını fesheden
Bir naattı serenadının sonsuz gayesi,
Öyle ki o, vefasının yek ahdesi, vadesi…