Aynı anda kaç kişi olabilir insan. Sokakta yürürken aynı anda kendimden başka herkes olabiliyordum. Sokakta yürüyen sürüngenlerin suratlarında kendim olabiliyordum. Aynı anda karşımdan gelen esmer, boyu 1.70’i geçemeyecek kadar kısa ve uzun sakallı adamı, üzerinde taşıdığı siyah paltosunun arkasından yakalayıp birden kafasını delik deşik etmek geliyor içimden. Tüm bunları düşünürken ise aynı anda o adamı büyük bir kahraman edasıyla kendi silahımın kurşunlarından koruyup halkın şaşkın ve korkulu ifadeleriyle alkışlanarak omuzlarda yükselmek istiyorum.
Sokakata yürürken her insanı tek tek çevirip ben buradayım, yaşıyorum, nefes alıyorum demek geçiyor içimden. Aynı anda da hepiniz siktirin gidin, beni, yalnız bırakın demek istiyorum. Suratlarınızdaki o çaresizlikten ve başıboş havadan kurtulmak için gerçek yaşamla tanışmanız gerektiğini söylemek istiyorum hepinize. Daireme doğru giderken apartmandaki her dairenin kapısının önünde bekleyip insan sesi duymak istiyorum. Kulağımı bazen sarı bazen siyah kapılara dayayıp, bir insanda çıkıp bir şeyler söylesin diyorum içimden, artık farklı bir şeyler olsun, Tanrım bana bir mucize göster ve hayatımda hiç görmediğim bir şey olsun. Artık gerçekten konuşan bir insanı dinlemek istiyordum. Kendimi zavallı hissediyordum her zaman. O kapıların arkasından gelen tek ses televizyon sesi.
Bir keresinde aşık olmuştum. Gerçekten aşık olmuştum. 20 yaşındaydım ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Benden ayrıldığında 22 yaşındaydım ve yine yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Genellikle yapabileceğim hiçbir şey olmaz. Kimsenin olmaz. Hiçbir zaman olmaz. Annem öldükten sonra insanların empati yapmalarını bekleyerek geçirdim ömrümü. Kendileri ben olsun ve benim acımın onlarınkinden çok daha fazla olduğunu görsünler diyerek geçirdim. Kendi dramımı bir sidik yarışına sokarak yenilgimi ve alkolikliğimi meşrulaştırmak istiyordum. Galiba insan bu noktaya varınca herkes çekilmez oluyor. Yaşamın güzelliği insanlardan ayrışmadığın sürece var. Onlardan ayrışırsan bokun içinde tek başına kaldın demektir.