Da Vinci, Einstein, Carl Sagan, Hawking… Bu denli büyük insanların evrenle kurduğu ilişkide tanrı figürü nasıl bir konuma sahip, merak ediyor insan. Sözlük yazarı “fazlaejderhasiolanvarmi” da “zeki insanların tanrı inancının daha düşük olduğu” önermesine cevap olarak bu listeyi hazırlamış.
leonardo da vinci
sanat, bilim ve insanın kesişimi bu adamdır. hem ressam, hem bilim adamı. dahi. mucit. çok yönlü zekâsını sabahlara kadar överim o yüzden kısa kesiyorum. bu adam için ateist diyen var, agnostik diyen var, deist diyen var. hakkında tonla şey okudum, izledim. ben deist olduğunu düşünüyorum. desteksiz atmıyorum yani. hatta bu da desteğim: “çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmediği için tanrı’yı ve insanlığı gücendirdim.” demiş.
gottfried wilhelm leibniz
şu an bu satırları yazabiliyor olmamı bu adama borçluyum. çünkü tüm sayıların 0 ve 1’le ifade edilebileceğini bu adam bulmuş. çok büyük dahilerden. matematikçi. eğer bulabilirseniz newton’la olan mektuplaşmalarını okuyup ne büyük bi’ adam olduğunu anlayabilirsiniz. bilimsel çalışmalarında “böyle olması tanrı’yla çelişir, demek ki böyle değildir.” gibi tanrı varlığını bilimsel gerçek kabul etmiş bir dindardır.
daniel bernoulli
eğer akışkan mekaniği diye bi’şey varsa bu adam yüzünden var. matematik ve fiziği karıştırıp önümüze koyanlardan. olasılık ve istatistik çalışmaları da mevcut. babası dehasını kıskanıp evden atmış. inançlı.
niels bohr
kendisi için tüm zamanların en iyi 4. fizikçisi gibi bi’ unvan uydurulmuş. ama bu unvanı bence de kesinlikle hak etmekte. kuantum mekaniği üzerine eğilmiş, atom çekirdeğini anlamaya çalışmış. hristiyan olarak başladığı hayatını agnostik olarak tamamlamıştır.
michael faraday
bu adam ciltçide çalışırken ciltlenecek kitapları okuyarak bilime merak salmış ve araştırmalar yapmış. bi’ eğitim almadığı için matematik bilgisi sıfırın altındadır. deneysel bilime öncülük etmiş, elektrik ve manyetik ilişkileri anlamaya çalışmıştır. bilim tarihinin ilk nerd’ü olabilir kendisi. inançlı bi’ adamdır. elektrik ve manyetizma arasında aradığı ve bulduğu ilişkiyi tanrı’nın yarattığı her şey birbirine bağlı olmalı düşücesiyle bulduğu rivayet olunur.
james clerk maxwell
bu adam faraday’ın deneylerle anlamaya çalıştığı ne varsa matematiğe dökmüş. matematik ile fiziği buluşturmuş, ışık, elektrik ve manyetiği tek bir denkleme sığıştırıp fizik derslerimizi daha da zorlaştırmıştır. newton’dan sonraki en büyük fizikçi olarak bilinir. ayrıca ilginç bi’ bilgi vereyim, venüs’te kraterler, ovalar, bayırlar ve dahi en ufak tepeciklerin bile ismi kadın ismiyken bu adamın adı verilen bir dağ vardır. kendisi “din için bilim”i savunan, inançlı bir adamdır.
carl sagan
bakın ben bu adamı çok seviyorum. bu adam var ya bu adam dünya dışı akıllı yaşam arayışına giren ilk adam. titan ve europa‘nın okyanusları olabileceği savını geliştiren, gidip yakından bakalım diyen adam. daha da önemlisi bilimi yaymaya çalışan, halk tarafından anlaşılması ve sevilmesi için çabalayan bir adam. cosmos adlı belgeseli yapmış, adeta kitlelere bilim çok güzel gelsenize demiştir.
ünlü bi’ lafı var: “inanmak istemiyorum, bilmek istiyorum.” kendisi için ateist dense de bence agnostik. çünkü eminim ki tanrı’nın varlığına dair en ufak bir kanıt bulsa fikri değişecekti. bakın ne demiş: bilim adamları sıklıkla, “biliyor musunuz, bu gerçekten iyi bir kanıt, ben yanılmışım.” derler ve gerçekten de fikirlerini değiştirir, o eski görüşlerini bir daha dile getirmezler. böyle bir şeyin siyaset ve din konusunda en son ne zaman meydana geldiğini hatırlayamıyorum. ayrıca (bkz: garajımdaki ejderha)
charles darwin
bu adamın çektiğini pişmiş tavuk çekmemiştir arkadaş. sen kalk dünyaları gez, araştırmalar yap. tek bir fikir üzerinde 21 yıl düşün, saçı sakalı ağart sonra tüm dünya seninle maymun diye dalga geçsin, kafanı maymun vücuduna ekleyip resmetsin. bakın bu adam sırf inancı yüzünden çocuklarının yanına gömülemedi. hakkında açılan biyografi sayfalarının bizim gibi geri kalmış toplum dillerine çevrilmiş kısımlarında din diye bi’ hane açılıp dinsiz olduğunun altı çizildi. çalışmaları biyoloji kitaplarından çıkarıldı. önceleri hristiyan olan darwin, araştırmalarını sürdürdükçe inancını kaybetmiş. john fordyce‘a yazdığı bi’ mektupta tanrı’nın varlığını reddetme konusunda asla bir ateist olmadım, genel olarak (yaşlandıkça daha da fazla bir şekilde) agnostikliğin benim aklımdakilerin en doğru ifadesi olduğunu düşünüyorum. demiştir.
bi’ de demiş ki: beynin bir yan ürünü olan düşünce, maddenin bir özelliği olan kütle çekiminden niçin daha hayret verici olsun? bu bizim kibrimizdir.
richard dawkins
bu adam hiçbir şey yapmadıysa evrimi bilal’e anlatır gibi anlattığı kör saatçi kitabını yazdı. düşünen, bilimi hayatının merkezine koymuş, güzel bi’ adam. kendisi ateist.
bakalım o ne demiş: hepimiz yanılıyor olabiliriz. spagetti canavarı hakkında, tek boynuzlu pembe at veya uçan çaydanlık hakkında da yanılıyor olabiliriz. örneğin siz tahminime göre hristiyan bir çevrede yetiştirildiniz. diğer inançlara inanmamak nasıl bir şey bilirsiniz. çünkü bir müslüman değilsiniz, bir hindu değilsiniz. neden bir hindu değilsiniz? çünkü siz amerika’da doğup büyüdünüz, hindistan’da değil. hindistan’da doğup yetişmiş olsaydınız bir hindu olacaktınız. danimarka’da vikingler zamanında yetişmiş olsaydınız thor’a inanıyor olacaktınız. klasik yunan zamanında olsaydınız zeus’a inanacaktınız. orta afrika antik dönemde olsaydınız ulu cuvcuv dağı’na inanıyor olacaktınız. yani hristiyanlığın tanrısını seçmek için özel bir sebep yok. sadece şans eseri çevrenizdeki diğerleri gibi siz de amerika’da doğup yetiştiniz. ve şimdi bana “ya yanılıyorsanız” diye soruyorsunuz… peki ya denizin dibindeki ulu cuvcuv hakkında siz yanılıyorsanız?
galileo galilei
kendisi güneş merkezli evren modeli destekçisi, fizikte karşımıza çıkan serbest düşme problemlerinin mucidi, jüpiter’in uydularının kaşifi, bilim ve din arasındaki savaşta atılan en ağır top mermisidir. yazdıkları ve kopernik destekçisi olduğu için kilise tarafından kafir ilan edilmişse de bir tanrı inancı vardı. deist olduğunu düşünüyorum. ayrıca kendisinin imzasına hastayım, hatta ismim soyismim baş harfler tutuyor, taklit ediyorum.
ne demiş: bize algı, akıl, zeka bahşeden tanrı’nın bunları kullanmamızı istemediğine inanmayı reddediyorum.
william herschel
uranüs’ün ve uranüs’ün iki uydusunun kaşifi, renkötesi ışıkları, radyasyonu bulmuş, 24 adet senfoni yazmış, 800 adet çift yıldız tespit etmiş, sayısız nebula kaydetmiş ve gökyüzündeki tanımlı cisim sayısını 750’lerden 2500’lere çıkarmış bi’ adam bu. mektuplarında sürekli “tanrı biliyor” diye yazması inançlı olduğunu gösteriyor. bi’ de şey demiş: “inançsız astronomlar deli olmalı.”
johann karl friedrich gauss
sayılar kuramı, diferansiyel geometri, elektrik, astronomi ve daha birçok alanda çalışmalar yapmıştır ve kendisi için matematikçilerin prensi denir. babası okumasını istemiyor, bilim ve matematik sevmiyordu. bu zeki adam az daha taş ustası olacaktı. deisttir.
isaac newton
eğer okullarda fizik diye bi’ ders varsa bu adam yüzünden var. yeryüzü tarihinin en görkemli adamlarından biri bu adam. hakkında yanlış bir kanı var: bu adam elma neden yere düşüyor diye sormamış, bu adam ay neden düşmüyor diye, güneş neden hep aynı taraftan doğuyor diye sormuştur. okuldan alınmış, annesinin isteği üzerine az daha çiftçi olacakmış. bütün gece gökyüzünü izlediği ve matematikle ilgilendiği için uykusuz kalıp gündüz çiftlik işlerini yaparken uyuyakalırmış. sonra annesini okula dönmeye ikna etmiş. sonra aşık olmuş, nişanlanmış ama dersleri yoğun diye nişanlısından ayrılmış. inanılmaz inançlı bi’ adamdır. kendi amel defterini tuttuğu söylenir.
albert einstein
“dahiliğin mutlak bir sınırı vardır; aptallığın asla.” demiş dahi. zamanı 4. boyut olarak adlandıran müthiş adam. kuantum fiziğinin babası. herkes yakından tanıdığı için daha fazla övmüyorum. inancı hakkında çok tartışılır. ama tartışılma sebebi de kendisidir. farklı zaman dilimlerinde, farklı çalışmalar yaparken, yıllar içinde fikri defalarca değişmiş. şimdi burada deist olduğunun ya da ateist olduğunun kanıtı olabilecek tonlarca sözünü paylaşabilirim. ama ateist olmadığını ve dünya işlerine karışan bir tanrı’ya inanmadığını net bi’ şekilde belirtmiştir. bence agnostik. ama kendisini mini istatistiğime dahil etmemeye karar verdim.
richard feynman
mükemmel bi’ fizikçi. ben bu adamı çok seviyorum. hayat hikayesi o kadar hüzünlü ve güzel ki ve buna rağmen her şeyi o kadar güzel dalgaya almış ki hayran bırakıyor. bilmeye ve öğretmeye duyduğu heyecan ilham verici. ayrıca onlarca edebiyatçının yüzlerce aşk mektubunu okudum ama hayatım boyunca okuduğum en güzel aşk mektubunu bi’ fizikçi olan bu adam yazmış. kendisi ateist.
bakın ne demiş: bakın, bir şey var; şüphe ve belirsizlikle, bilmeden yaşayabilirim. bence bilmeden yaşamak, yanlış olabilecek cevaplarla yaşamaktan çok daha heyecan vericidir. yaklaşık cevaplarım, olası inançlarım ve değişik konular hakkında değişik derecelerde kesinliklerim var; ancak hiçbir şeyden tamamen emin değilim ve hakkında hiçbir bilgim olmayan bir sürü şey var. ama bilmek zorunda değilim. bir şeyleri bilmemek beni korkutmuyor; amaçsız görünen -ki anlayabildiğim kadarıyla gerçekten öyledir- bir evrende kaybolmuş olmak… beni korkutmuyor. bu nedenle evrenle olan ilişkimizle ilgili özel hikayelere de inanamıyorum.
stephen hawking
bilimsel görüşlerinden, çalışmalarından çok inancı, daha doğrusu inançsızlığı konuşulan bir başka adam bu da. hayata 10-0 geride başlayıp durumu eşitlemiş sonra da öne geçmiş. kim kazanır bilmem.
henüz bilimi anlamıyorken, tanrı’nın evreni yarattığına inanmamız doğaldı. fakat artık, bilim çok daha ikna edici bir açıklama sunuyor. “tanrı’nın aklını okuyabilirdik” sözüyle kastettiğim şuydu: şayet bir tanrı mevcut olsaydı, ki yok, tanrı’nın bildiği her şeyi bilebilirdik. ben bir ateistim, demiş.
max planck
kuantum fiziğinin amcası, hak ettiği ilgiyi göremeyen bir dahi. tüm sevdiklerini kaybetmiş, hatta çocuklarından birini siyasi duruşunu bozmamak adına hitler almanya’sına kurban vermiştir. tanrı fikri konusunda kafası karışıktı. önceleri agnostik olan planck, sonradan tanrı’nın varlığını kabul etmiş. “dinde ve bilimde tanrı inancı gerekebilir. inananlar için tanrı bir başlangıçtır. fizikçiler için her şeyin sonundadır.” demiş. deisttir. bazı kaynaklarda ölmeden önce katolik olduğunu açıkladığı iddia edilir.
leonhard euler
öldüğünde arkasında 8 ansiklopedi kalınlığında matematik çalışmaları bırakmıştır. görsel ve işitsel hafızada çığır açan bu adam da zeki insan denince akla ilk gelenlerden. şu an mühendislik diye bi’şey varsa bu adam sayesinde var. sürekli güneş’i izlediği için gözlerinden birini kaybetmiştir. ayrıca tanrı’nın varlığını formülle ispatlamaya çalışacak kadar dindardır.
johannes kepler
dünya’nın güneş etrafında eliptik bi’ şekilde döndüğünü söyleyen ilk bilim adamı. dünya dönerken fa ve mi notası çıkardığını düşünüyormuş ayrıca. newton’a ilham olmuştur. kuruntulu, histerik ve tüm diğer dahiler gibi biraz paranoyak bi’ adammış. “geometri dünyanın varoluşundan önce vardı. tanrı’nın zihni’yle eş yaşamlıdır. geometri tanrı’ya var etme modeli sağladı. geometri tanrı’nın ta kendisidir.” demiş bu inançlı adam.
zeki insan denince aklıma gelen ilk isimler bunlar
deist veya dindar olanları “tanrı inancı olan”; agnostik veya ateist olanları da “tanrı inancı olmayan” olarak gruplarsak: 19 kişiden 12’sinin tanrı inancı var, 6’sının yok, 1’i de einstein. (o istatistiğe dahil değil.)
bu 18 kişilik örneklem üzerinde yapılmış mini istatistiğime göre zeki insanların tanrı inancı olması:
%66 ihtimalli.
hâliyle zeki insanların tanrı inancı olmaması da:
%33 ihtimalli.
%66 > %33 olduğundan zeki insanların tanrı inancının daha düşük olması hipotezi çürür.
+ peki bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak?
– hiç bilmiyorum. benim canım çok sıkılıyordu, iyi oldu böyle.
edit: tanrı inancım yok.
edit 2: tesla’yı unutmuşum, valla çarpılacaz öteki tarafta (elektrikten).