Ağlayarak çoğalıyorum. Kendime yazdığım isimsiz mektupların cevapsız satırları oluyorum. Her defasında aynı kişilere kırılıp dökülerek kırılmak gayesinden nem alır mı insan? Artık kalbimdekileri başkalarına anlatmak ihtiyacını hissetmiyorum; zaten anlaşılmak duvarına toslayıp kendime çarptım çok uzun zamandan beri.
Sökülüp kendimden, kalbimdeki hezimetlerin fırsatçı yalnızlığına değmemek için çabalarken biliyorum artık hiç kimsenin hiçbir zaman kalbimin sevgi tohumlarında yer edinemeyeceğini.
Susarak akıyorum kendime, zamansız susuşların sessiz olmak nefeslerinde can bulduğumdan beri. Giderek gidiyorum benden, kendime aşina sürprizler hazırlıyor sanıyorum hayat; bir de bakıyorum bir başkası olmuşum, bana hasretim. İç çekerek geçirdiğim gecelerin ertesinde hayatın uçurtmasını kesiyorum.
Şimdi faka bastım işte. Siz beni anlamazsınız zehirli tümcelerim. Siz beni bilmezsiniz, kendime ürkek geceler peydahlayıp sokak ortasına attığım hain kırgınlıklarımdan beri.
Hiç kimse anlamaz beni; yağmur olup şemsiyelerden izinsiz kendi yalnızlığıma aktığım savunmasız acılarımdan beri.
Ağlayarak eksiliyorum şimdi; gözyaşlarımı kendimin bile görmesine izin vermiyorum. Artık ağlayacaksam ben bile onları hissetmeyeceğim. Hissizliğime savurduğum ateş yalpalanmışlığım yanağımda ıslak duran damlamın gölgesidir.
Ağlayarak gönderiyorum geçmişteki mutluluklarımı ve geriye kimsenin anlamadığı unutuşlar kalıyor. İnanmak en yanlış sihridir gençliğimin; artık inanmamayı seçiyorum. Seçtiği kaderidir insanın; itirazsız akıtarak damlalarımı, gökyüzüne yazdığım bulutsuz gözyaşlarımdan mısralar aşırıyorum.
Dilara AKSOY