Issız bir denizde istikameti meçhul, sadece gün batımına doğru yelken açmış bir gemide güneşin o turuncu ama aslında kapkaranlık batışını seyrediyorum. Manzaranın verdiği duygularla birlikte tek yapabildiğim uçsuz bucaksız denizin aksine sınırlı konuları yarım yamalak hatırlayıp tahayyül edebilmek. Deniz sonsuz, güneş soğuk, varlıkla yokluk arasında meçhul bir seyahat bu. Tek başınayım. Ne açlık ne susuzluk , sadece sonsuzluk ve soğuk!
Gözümü kapatsam gider miyim başka diyarlara, belki de bambaşka gün batımlarına! Sonu aynı olabilecek sonsuz ihtimaller dizisinde sadece küçük bir umut bir yukarı yürüyen bir güneş bulmak. Fakat güneşi batarken sevmişler için doğuşları anlamak zordur. Bazılarında güneş sadece batar her gün tekrar doğsa da. Ölümün verdiği hüzün ve kaybetmişliğin verdiği acı rahatlatır yalnız ve kaybolmuş ruhları. Çünkü kim olduklarını ancak o zaman hatırlarlar..
Bakmak istesem de ayın büyüleyici güzelliğine güneşe aşık birinin kör olur geceleri gözleri. Ne ben görebilirim onu ne de o aydınlatabilir yolumu. Sahte yansımalar yanıltamaz gerçek olmayan yolumu. Gözümü kapatıp sadece güneşi düşünerek devam edebilirim yoluma.
Belki bir martı gelir sabah seyretmezken güneşin doğuşunu kamaramdaki karanlıkta. Yokluk yok olur, ufukta bir kara görünür. Her şey güzel gözükse de ardından yine batar güneş bırakarak ardında tüm güzelliklerini. Aklımda kalan ve karanlık tekrar aydınlanasıya kadar düşleyeceğim tek şey onun giderken gösterdiği en turuncu hali, doğarken değil batarken sevebilenler yalnız görebilir turuncunun içindeki gerçek ateşi.
Kalbi turuncu olan herkese selam olsun.. Güneş hiç doğmayacak; çünkü hiçbir zaman batmadı.