Bazen hayatta hep kendimize haksızlık edildiğini düşünürüz. Onca yaşanan güzel şeyler olmasına rağmen, hep olumsuzluklara takılıp kaldığımız için giderek hayat yaşanılması zor bir evreye dönüşür. Unutulan en büyük gerçek herkesin bir acısı olduğu ve o acının o kişi için en zor acı olduğunu sanmasıdır. Yolda okuluna bisikleti ile giden bir çocuk lüks bir araba içerisinde babasının özel şoförü ile okuluna giden bir çocuk görür ve içinden hayatın kendisine ne kadar haksızlık yaptığını düşünür. Aynı zamanda araba içerisindeki ayağı olmayan küçük çocuk ta keşke ayaklarım olsaydı da bisikletimle o çocuk gibi özgürce okuluma gidebilseydim diye geçirir.
Özellikle son zamanlarda duyarsız bir toplumdan şikayet ederken, artık bir yerlerde insanlığın yok olup gidişini sinema filmi izler gibi sadece bakarak seyirci olmayı tercih edip, çözüm yerine sadece şikayet eder olduk. Aslında empati ile ve karşımızdaki insanlarında birer acısı olduğunu düşünerek yaklaştığımız zaman unutmuş olduğumuz empati kurma ve vicdan gibi duygularımız ön plana çıkacak ve umuda giden o yolculukta taşlar yolumuzdan bir bir temizlenmeye başlayacak. Belki o insanların acısını geçirmeyecek ama anlayışsızlık gibi bir kavram ortadan kalkıp hoşgörü ön plana çıkınca hayat biraz daha yaşanılabilir bir hale gelecektir. Evet umudumu yitirmedim. Hala o yolda emin adımlarla ilerliyorum.
Umuda yolculuk vakti…