Yüreğime batan, boğazıma düğümlenen bu şeyin ne olduğunu iyi biliyorum. Çok yanlış yaptığımı şimdi anladım. Her şeyi hatırlatan bir hafızamız varken, benim seni unutmak için bu çabam neden? Günü geldiğinde, ya toprağın altında, ya da bu dünyanın kazık çakmışlığında, yepyeni bir oyunun başlangıcında ben de seni unutacağım. Ama artık bunun için çabalamayacağım. Bu acıyla, bu unutamamayla yaşanır da, bir boşluğun derin sancısıyla nasıl olur da nefes alınır? Beni kaybettin ve öldüm say. Ben beceremedim bu sanrılı oyunları.
Bu yüzden gelmeyeceğim ve kurtuluşun olacak. Hiçbirini okumayacağını bilerek kaleme alınıyorsun. Bu kalem seni seviyor sevgilim, bu kalem seni deli gibi seviyor. Beni de, yüreğimi de aldatacak kadar çok seviyor.
Boğazıma düğümlendi, bir an nefes alamadım. Tuttuğun o el, tutamadığın ellerimi hatırlatsın. Sarıldığın o beden, hiç sarılamadığın bedenimi, alnına yapışıp kalan o alın yazın da, yine beni hatırlatsın. Unutma e mi… Yoo, hayır, unutma. Ben bu kadarına dayanamam. Şair de demiş ya hani, “Beni unutma” diye… Ne olur, sen de beni unutma. Ben bu unutmalardan çok korkuyorum, ne olur beni unutma… Bak, gözlerim de doldu. Bundan nefret ediyorum. Kime naz niyaz ediyorsun, kiminle sevişiyor yüreğin, kimin için atıyor? O ben değilim. Seni unutmak için çabalamayacağım. Bir söz verdim, bu yazı bitecek, tıpkı mevsimler gibi. Elbet yemyeşil bahar da gelecek. Bu yazı bitecek ve yeni bir yazı yazılacak, tarih sıfırlanacak, yeni bir yıl gelecek. Her şey gelecek elbet, gelecek ya… Senin dışında her şey gelecek ve bir gün unutmak da gelecek. Kader bu ya, üzgünüm… Lâkin unutulman için çabalamayacağım. O gün geldiğinde gideceksin. Elinde valizin, başın önünde, yüreğimden çıkıp, kapıyı sessizce kapatıp, gideceksin. Hep asil giderdin zaten. Sessizce… Vedalarla inceden inceye sevişen, vedaların bile sonunu getiremeyen bendim. Biz farklıydık.
Bu şeyin ne olduğunu biliyorum. Adı konmamış şey işte… Sen ona “Ayrılık” dersin, ben dışa vuramam, içim “Ölüm” der. Tarihleri unutma sevgilim, hiçbir şeyi unutma, nefretin bile baki kalsın. Ben de unutmayacağım.
Unutmamakla daha güzel her şey, bırak, her şey acısıyla, tatlısıyla hatırlandığı gibi kalsın. Beni unutma…
Siyahları giydim, yasım var, dışım düğün, içim yangın yeri… Bana sorarsan…
Sorma. Bırak, sorma. Ne sordun ki şimdiye kadar? Sen nokta, ben üç nokta…
Dilâra AKSOY