Gerçekler hep acımıydı yoksa benmi büyüdüm şimdi?
Yaşananlarmı yaş aldırıyor insana yoksa zamanımı? İliklerinde hissedince çaresizliği ve yutkunamadığın acı boğazını düğümleyince sende büyüdüm ben diye düşünenlerden misin?
Sevgili kardeşim Sıla,
Sana bu satırları yazarken seni teselli etmek adına elimden geleni yaptığımı düşünüyorum… Saçmalama sadece belki ben rahatlarım diye umut ediyorum belki yazarsam unutacağım kim bilir belkide hiç unutmamak adına yazıyorum.
Eskiden mektup arkadaşlığı varmış, şimdilerde teknoloji fenası sosyal medya, görüntülü konuşma, arkadaşlık kurma sene 2020 ay ve günün ne önemi var ki.
Ortalık bir salgının etkisinde kırılırken en güvenilir yer evi oluverir insanın ve muhteşem teknolojinin en pahalısından bir dizüstü* bilgisayarın var senin. Ne güzel uzaklarda bir genç arkadaşta edindin. Kimsenin kimseye zararı olamaz sonuçta arada kilometreler var. Ve sen Sadık. Sen beni en derinlerimden çıkaran, büyüten, gözyaşlarımın durmaksızın akabileceğini öğreten Sadık, kızkardeşim İnternet arkadaşı kibar adam hadi ver Sıla ya telefon numaranı arada bir konuşursunuz. Sonra görüntüde açarsınız. Zaman geçirmecesine takılırsınız.
Koş Sıla makyaj yap, lenslerini tak o ruj çok kırmızı daha kaç yaşındasın doğal ol biraz saat 3 e geliyor, Sadık görüntü açacak. Hadi Sadık tara saçlarını kokusu sılaya gitmeyecek olan parfümünüde sürün saat 3 te Sıla karşında olacak. Mevsim tam aşk zamanı sizi aptallar.
Güzel yüzlü Sıla, renkli gözlü Sıla, güleryüzlü sıla bu centilmen çocuk konuşurken nasılda saçlarını yatırıyor bir sağa bir sola, bak bak o nasılda espiri öyle ikinizde nasıl gülüyorsunuz çok güzel çok eğleniyorsunuz. Sen ne içiyorsan bende ondan alayım karşılıklı içmiş gibi olalım, o zaman yarın yine aynı saatte kahve içelim benimki sade olacak şekersiz. Siz nasıl alırsınız kahvenizi bayım?
– ismi söylenemeyen tuhaf köpüklülerden olsun hanımefendi… Aptallar mevsim tam zamanı havada aşk kokusu var. Şen kahkahalarınız evi çınlatıyor ve aileler uyanıyor mevzuya ve siz hala birbirinizin kokusunu bile duymadan aşık oluyorsunuz farkında değilsiniz.
Sıla sen mutluysan sıkıntı yok. Dikkat et babam farketmesin ve arada bizde katılalım sohbete değil mi ama.
Selam Sadık ne haber Sadık
Merhaba abla iyidir siz nasılsınız?
Kaç ay oldu Sadık aile gibi olduk bırak sizi bizi. Gerçekten kaç ay oldu ne zaman istemeye geliyorsun bizim kızı? Elini çabuk tut yoksa başkaları… Evet başkaları haber yolluyor isteyenleri var Sıla nın. Senin ailenin haberi var mı Sadık, annen ne diyor bu işe, ya abilerin onlar niye konuşmuyor Sılayla hiç? Eee biz seninle konuşuyoruz ama neredeyse 1 yıl olacak Ayol! Hiç mi merak etmiyorlar Sıla için yengelerin ne düşünüyor? Dur bir dakika kapı çaldı. Aaa malum siteden kırkbir tane gül kırk kırmızı bir beyaz. Kırk kırmızı kırk bin kere Maşallah bize demek oluyormuş. İçindeki bir beyaz gülde benim için teksin demekmiş. Bak sen bir yaşıma daha girdim. Çok incesin Sadık, Sıla çok mutlu oldu.
Sabah sabah kim bu zile basan? Aman Allah’ım bu kargoda ne koskocaman bir peluş ayı yataklara sığmaz, kalpli kırmızı yastıklar… Çok güzel çok sürprizler ile dolusun çok romantiksin sen çok herşey den çoksun Sadık. Hadi ilk fırsatta buluşalım artık sen bir adım gel ben koşarım sana yada ikimizde koşalım ortak noktada buluşalım sadık hadi yine gülelim sadık, biz hep gülelim sadık…
Gece 22 :30 Sadık arıyor ama görüntülü değil. Hem bu telefon niye böyle tuhaf çalıyor? Oysa Sadık arayınca Sezen tadında duygu dolardı her defasında dünya. Bu sefer Kayahan bizimkisi bir aşk hikayesi gibi arayan numara Sadığa ait ama telefondaki çok başka bir ses, kaba bir ses, öfkeli bir ses “Aloo! Ben Sadığın abisiyim ne istiyorsunuz kardeşimden dolandırıcılar bırakın kardeşimin yakasını sizi savcılığa veririm televizyonlarda rezil ederim hırsızlar dolandırıcılar….. hadi ağlama Sıla ver şu ağabeyin ağzının payını sende konuş” hayır ben dolandırıcı değilim ben Sadığı seviyyy..” kaba adam suratına kapattı telefonu değilmi?
Hazırlan yola çıkıyoruz kim dolandırıcıymış o agabeyi olacak kaba adam yüzümüze söylesin, atla arabaya İzmir burdan onbir saat. Termosa çay koy poğaçalarıda al yolda durur içecek alırız. Sabah on bilemedin onbir oradayız. Ne deliyiz ama sevgili Sadığın kötü abisine hesap soracağız. Sadık ağabeyi adına özür diledi tamam ama o ağabey haddini bilecek. Eniştende yanımızda, görecek o kaba o pis adam.
Vay be ne kızmışsak hararetli heyecanlı ve Sadığa özlemle geldik İzmir İl sınırı tabelası. Sakinledik sanki biraz belkide yol yordu ha. Karşımıza alırız Sadığın babasını abisini konuşuruz biz paragöz değiliz hem bizimde durumumuz iyi deriz yengesiyle annesiyle tanışırız. Her şerde Bir hayır var dedikleri bu olsa gerek. Konum at Sadık, kordondayız.
Ne düşünceli bu Sadık, yoldan geliyoruz acıkmışızdır diye kahvaltı için en lüks mekanı seçmiş önce kahve içeriz tanışırız ailenle sonra hep birlikte kahvaltı yaparız. Bugüneymiş kısmet.
Geldik işte mekana ne güzel deniz havası var bu koku yosun olmalı Aaa o denizdeki koca balıkta ne yoksa martımı yok ya ekmek atmışlar balık sürüsü toplanmış. Hadi hızlı yürü Sıla, topuklu ayakkabı giymek nedir ya spor ayakkabını niye giymediysen? Kavgaya giderken süslenen Sıla. Evet oradaki sarı beyaz çizgili Sadık. Neden ailesi arka masada neden Sadık önde tek oturuyor? Maşallah annesi ne kadar güzel, bey amca hacı ; taa uzaktan belli. Ağabeyide pek bişeye benzemiyor ama yengeside çok güzel değilmi?
Merhaba, ben Sılanın ablasıyım ve eşim. Ve kardeşim Sıla. Sadık kalk ayağı hoşgeldin desene Sılaya neyse belli ki heyecan yaptı gözleride çok güzelmiş bu çocuğun nasılda parlıyor. Çok güzel bir kahvaltı sofrasıydı Sadık, tıka basa doyduk daha ne yiycez Allasen ısrar etme valla doyduk kesenize bereket. Hadi kalkalım artık bizi evinize misafir etmeyecekmisin? Kalk ayağı niye kalkmıyorsun Sadık? Yeterince oturmadıkmı, Annenle baban neden ağlıyor? Abin arabadan ne çıkarıyor ne getiriyor?
O tekerlekli sandalye….
Sadık sen çok kıymetli bir Adamsın.