Yalana ve yalnızlığa sarılmış bir bez parçasıyım. Tüm acımasız yalnızlar, kalabalık geçmişlerini bu bezle silmeye çalışıyor. Her silişlerinde geleceğe inatla tutunmaya çalışıyorum. Biriktirdiğim anılarla, gam vurulmuş geçmişimi hançerliyorum… Yanılma ihitimalim çok yüksek; hayallerimden arta kalan kırıntıları kendi düşlerine armağan kadınlar var çünkü. İşte ben o kadınlara yalnızlığımı emanet etmekten çok korkuyorum. Kendi kurduğum düzende geçmiş ve gelecek arasında her şeye yabancı bir yalnızı oynamak benim görevim. Kalabalıklar arasında bu görevi yerine getirmek çok zor. Bir de o kalabalıklar arasında bir kadın senin alanını kısıtlayıp bir çember çizmişse o zaman daha çok zor… Yaşamın kıyısında giden gemileri sıkılmadan seyredip, yaşanmışlıklarla bulanmış bir denize taş atıp kendi çemberimi çizmek daha kolay. Hem tozlu raylarda dolaşan trenlere binip nereye gittiğini bilmeden tüm her şeyden uzaklaşmak benim uzmanlık alanım… Bu yüzden kimse kimsenin yalnızlığına karışmasın. Tutunacak tüm dalları sivrilttiler. Her tutunmaya çalıştığımda geçmişim kanamaya devam ediyor. O kanamayı durduracak yine yalnızlığa sarılmış bir bez parçası…