Hayal Perim, Mavi Kuşum ve de sadık dostum, silah arkadaşım Doruk! Nerelerdesiniz?
Günler su gibi aktı, yaramızı deşti, canımızı aldı, yerle bir oldu şehirlerimiz.
Güzel yurdum Anadolu ve yurdumun birden çok ilinde çilekeş güzel insanları felaketin
kucağında karda kışta inim inim inliyor.
Kapıyı çalmadan gelen deprem insanlarımızın evlerini- yuvalarını başlarına yıktı,
perişan etti.
Can kaybının/ yaralının haddi hesabı yok.
Mevsim kış, hava soğuk.
Ne yazık ki devlet baba yine sınıfta kaldı.
Depremzedelere yardım toplamak için İban numarası dağıtan dağıtana…
Maviş!
Sen bir solukta, Adana, Hatay Gaziantep-Şanlıurfa oradan Diyarbakır’a kanat çırp!
İlham Perim!
Sen de Adıyaman, Kahraman Maraş, Malatya, Osmaniye, Kilis’i kolaçan ette gel.
Görelim, insanlarımızı sıcacık yatağında uyurken, sırtından vuran, evini başına yıkan,
deprem ne hasar vermiş yakından bakalım.
Doruk sen de ocağa bir çay koy. Maviş ve İlham Perisi gelene kadar çay hazır olsun.
Haaa bir de yazılı basından kim ne demiş, nerelere ulaşmışlar? Ahval neymiş,
kısa özet çıkartırsan sevinirim.
Deniz Abi!
Ben sen söylemeden önce isteyeceğini bildiğim için kısa kısa not almıştım.
Çay olana kadar sen istersen onlara bi göz at.
Sen harikasın Doruk!
“Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen ve Başkan Yardımcısı William Lai,
birer aylık maaşlarını
Türkiye’ye deprem yardımı olarak bağışlayacaklarını söyledi”
Doruk Tsai Ing-wen ve Başkan Yardımcısı William Lai, açıklamaları inanılmaz.
Millet olarak bizim siyasetçilerimizde hiç görmediğimiz güzel hasletleri okuyorum.
İnan gözlerim yaşardı.
“ABD Başkanı Joe Biden, Türkiye ve Suriye’yi etkileyen Kahramanmaraş merkezli
depremlerin şiddetine işaret ederek, “Bu, 100 yılı aşkın bir süredir bölgede
yaşanan en büyük depremlerden biri” demiş.
Bunu bizim dağdaki çobanlarda biliyor.
ABD başkanınındın daha aklı başında sözler duymak isterdi gönlümüz.
Başka? İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, “İsrail Devleti adına Türkiye’nin güneyinde
yaşanan deprem nedeniyle Türk halkına derin üzüntülerimi bildirmiş
ve Kalbimiz depremden zarar görenlerin yanında” demiş… Daha ne desin?
7. 7 şiddetindeki depreme “ ‘Yahudi Cesaret Nişanı’ verecek hali yoktu herhalde.
“Rusya devlet başkanı Putin’de merkez üssü Kahramanmaraş olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki
depremler sonrasında binaların enkazında arama kurtarma çalışması yapan Rus grupların
sayısının arttırılması için; Rusya Acil Durumlar Bakanı Aleksandr Kurenkov’a talimat vermiş.”
Putin’ gibi demokrasiden nasipsiz bir liderden daha ayakları yere basan cümle kurması
beklenmezdi herhalde.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Avukat Erinç Sağkan’dan önemli bir çağrı yapmış.
Diyor ki” 10 Şubat Cuma günü saat 17.00 itibarıyla resmi rakamlara göre 10 ilde toplam
11 bin 302 bina için “yıkıldı” ihbarı yapılırken, depremle ilgili savcılık soruşturmalarının
etkin şekilde yürütülebilmesi ve müteahhitler başta olmak üzere sorumluların kaçmaması
için Sağkan, hükümete ve savcılıklara çağrıda bulundu.”
Gerçek Hukukçu bir kurumdan beklenen ayakları yere basan bir girişim.
Umarım muhatapları ciddiye alır.
Hayal basın özetini tek tek inceler, söylenenleri kendi penceresinden değerlendirirken,
Doruk çayı demlemiş, bir bardak tavşankanı çay elinde ofis çalışma odasına girerken;
Maviş ve İlham Perisi de kapı kapanmadan nefes nefese içeri dalıverdi.
İkimside sudan çıkmış balığa dönmüş, sırılsıklam ıslanmışlardı.
Koltuk altlarında küçük dosya vardı.
Her ikimside dosyaları masanın üstüne bıraktı ve duş almak için banyoya geçti.
Deniz her iki dosyayı açtı, toplam can kayıpları ve yaralılara bir göz attı..
(Can kaybı 24 bin 617, yaralı sayısı 80 bin 278, yıkılan bina sayısı 6 bin 444, “yıkıldı”
ihbarı gelen bina sayısı ise 11 bin 302 olarak açıklandı.)
Can kaybı, yaralı ve hasar bilgisi devletin resmi verileriydi.
Deniz’in dudaklarından gayriihtiyari bu bir felaket cümlesi dökülüverdi!
Buna can nasıl dayansın derken, kirpiklerinden yanağına gözyaşları ardı ardına doğru süzüldü.
Deniz dosyaları incelerken İlham Perisi ve Maviş duş almış üstünü başını değiştirmiş çıka geldi.
Doruk gözündeki yaşı saklamaya gerek duymadan her ikisine de aynı soruyu sordu.
Ne gördünüz?
Ne var ne yok?
Her ikisinin de dudaklarından aynı anda; yıkım, felaket, ölüm, yaralı, gözyaşı, vardı.
Sonra, soğuk, açlık, susuzluk, umutsuzluk, bitkinlik, bıkkınlık kol geziyordu.
İllerimiz tek tek helak olmuş.
Bir de yağmacı soyguncu ve de fırsatçıların ortalıkta kol geziyormuş.
Kısaca özetlersek, gördüklerimiz kelimelerle anlatılmaz.
Allah kimseye böyle bir acı- felaket yaşatmasın!
Lakin bu felaket yaşanmadan dışarıdan gözlemlenerek anlaşılmaz.
Mesela Hatay’ı bir görseniz, 2323 yıllık bir şehir yok olmuş diye konuşmalarına
son noktayı koydular.
Doruk’ta Hayal gibi iki gözü iki çeşme ağlayarak dinledi anlatılanları.
Ne söyleyeceklerini bilemeden, hüzünlerini bir birinden saklamaya çalışır gibi
başları öne düşmüştü.
Kendini ilk toparlayan Deniz oldu!
Ülkemiz çok büyük bir felaket yaşıyor.
Allah Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın mekânını cennet etsin.
Yaralılarımız da acil şifa versin. Geride kalanlara da acılarına dayanma gücü
vermesini dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor…
Umarız ki Devlet yönetme durumunda olanlar, bu sesli büyük kitabı ve verdiği mesajı doğru okur.
Felaket Allahtan geldi kolaycılığının arkasına sığınmaz.
Devlet yönetiminde, Anayasa, Kanun, Yönetmelik, Tüzükle yönetilmesi ilkesi öne çıkar, liyakatsizlik biter.
Arkadaşlar isterim ki u sohbete son noktayı, edebiyat ve siyasetin sembollerle bezeli şaheseri
Kelile ve Dimne’den küçük bir paragraf
“ Kral Debşelim’e ile Filozof Beydaba karşılıklı olarak da konuşurlar. Bu konuşmalardan birinde Beydaba insanı hayvanlardan ayıran dört özelliğini söyler.
Bunlar: Hikmet, İffet, akıl, adalettir.
Bilgi edep ve kabiliyet hikmete; benliğe hâkim olma, sabır ve vakar akla; hayâ ve şahsiyetlilik iffete; doğruluk, iyilik, nefs murakabesi ve güzel ahlak ise adalete girer.
Bu vasıfları üstün vasıflar olarak kabul eder. Bu özellikler bir insanda varsa o insan hem bu dünyada hem de ahirette mahzun olmayacağını ifade eder” diye tanımlayan sözleriyle, son noktayı, koysun isterim diyerek konuşmasını bitirdi.