Yıllar sonra anladığım şeyler var onlardan bahsetmek istiyorum biraz, içimi dökmek istiyorum. 21 yaşındayım öncelikle. 2013 yılında birisiyle tanıştım, 27 temmuzdu. Yan masada çaprazımda oturuyordu. Ne zaman o tarafa dönsem bana baktığını görüyordum. Umursamadım. Bir süre sonra geldi. Oturdu yanıma tanıştık konuşmaya başladı ama yine çok ilgilenmedim. Arkadaş grubu ile tanıştırdı beni, benimde birkaç arkadaşım vardı yanımda hep birlikte zaman geçirdik kahve içelim diye gittik bir yere. karşıma oturmuştu, yine çaprazımdaydı. Yanımda da arkadaşı oturuyordu. Ona beni işaret ettiğini gördüm, o anki yüz ifadesi hoşuma gitmişti. Ona belli etmemeye çalıştım, başımı çevirip bir tebessüm ettim. O gece öyle bitti eve gittim, ertesi gün onu görüp görmeyeceğimi bile bilmiyordum fakat değişik hissetmiştim biraz. O arkadaşına beni işaret ettiği zamanki bakışını hatırlayıp gülümsüyordum sürekli. Sonra ”umursama Gizem, onu bir daha nerede göreceksin boşver” dedim. Ertesi gün arkadaşım ile dışarıya çıkmıştık sahilde yürürken karşıdan geldiğini gördüm, neden olduğunu bilmiyorum mutlu olmuş ve heyecanlanmıştım. ”Babamın yanına gidiyorum arabanın anahtarlarını vermeye, sonra görüşür müyüz?” dedi. Gülümsedi. ”Tabı” dedim bende. Ama nasıl görüşecektik, numaralarımız bile yoktu birbirimizde. Neyse dedim zamana bıraktım. Bir parka gittim daha sonra, oturdum öyle. Bir anda çıkageldi. Orada olduğumu biliyor gibiydi. Sohbet ettik öyle. Yürümeye başladık. Başım ağrıdığı zaman insanlar çok fazla olmadığı için gittiğim bir yer vardır benim, yürürken oraya yaklaştık. ”Güzel burası, otursak mı?” dedi, severim burayı deyip ilerledim o tarafa. Oturduk, konuşmaya başladık. Emre Aydın’ı çok sevdiğimi öğrenince en güzel şarkısı ”Son Defa” bence dedi. Ardından saçlarıma bakıp, orijinal mi bunlar dedi bukle bukle olduğu için saçlarım evet orijinal deyince güzelmiş dedi. Teşekkür ettim. Konuşurken yanağına bir kirpik düşmüştü, almak geldi içimden. Ama dokunamazdım, o konuşmaya devam etti ben düşen kirpiğine bakmaya.. Ardından birçok konudan bahsettik. Akşam oldu, bir saate buluşalım deyip evlere dağıldık. Gece canlı müzik yapan bir yere gittik, ne içeceğimi soru fanta deyince ikimize de alıp geldi hemen. karşıda küçük bir erkek çocuk vardı çocukları çok sevdiğim için bakıp gülümsüyordum ona sonra kıskandı bakma gülme çocuğa gibi tepkiler verdi. Zaman geçti eve dönecektim o bıraktı tabi, yoldayken ”biraz konuşalım mı?” dedi. Durduk. karşımda şekilden şekle girdi, bir şeyler söylemek istiyor ama söyleyemiyordu. ”Böyle şeyler filmlerde olur sanıyordum” dedi sonra. ”Çok zormuş bu ya” dedi, ”Anladın bence beni” dedi, tek kelime etmiyordum o an. ”Gizem ben senden hoşlanıyorum, çok hoşlanıyorum” dedi.Yine tek kelime edemiyordum. Gülümsedim sadece. Konuşmaya devam etti. Yarından sonraki gün Ankara’ya döneceğim. Mesafe engel olmaz ki, farklı şehirlerde olsak da ararım ben seni sürekli görüşürüz hep” dedi beni ikna etmeye çalışıp durdu. Tamam diyebildim sadece, kollarını bağlamıştı bende elimle kolunu sevdim. Eve döndüm sonra. Ertesi gün, son günümüzdü. Bazı durumlardan dolayı gündüz görüşememiştik. Akşamüstü buluştuk. Güzel güzel giyinmiştim, süslenmiştim tabiri caizse. Buluştuk sahilde. Biraz yürüdük. Sonra büyük bir salıncak vardı oturduk oraya, hem mutluydum hem de içimde burukluk vardı. gökyüzündeki yıldızlara veya denize bakıyordum. Ama ona değil. ”Neden bana bakmıyorsun?” deyince bakamadığımı ve utandığımı söyledim. İçimden ”elimi tutsa keşke” diye geçirirken bir anda ”elini tutsam?” diye bir ses duydum, gülümsedim elimi avuç içine yerleştirdim. Hiçbir şey demeden. ”Çok geç tanıştık, biraz daha birlikte zamanımız olsa keşke Gizemim” demişti. ”Keşke!” diyebildim. O bana o an Gizemim dedi ya, tamam ya sadece ona aitti o kelime başka kimse öyle hitap edemezdi bana artık. Zaman doldu, geç oldu vedalaşma vakti gelmişti artık. Bu sefer o da sustu. Sonra, ”hiçbir şey demeyecek misin?” dedi, hayır anlamında başımı salladım, gözlerim doldu. Sarılmamı bekliyordu mutlaka, fakat sarılamamıştım bile ben ona. Hoşçakal deyip arkamı döndüğüm anda ağlamaya başlamıştım. O gece başımı yastığa koyduğumda ondan başka hiçbir şey düşünemiyordum. Annem eve girdiğimde kötü göründüğümü söyleyip elini alnıma koymuştu ve ateşimin olduğunu söylemişti. Hayatımda ilk kez üzüntüden hasta olmuştum. Zerre uyumadım, sabah oldu ve mesaj geldi ”özledim bile” diye. Yola çıkmıştı, konuştuk epey. Çok üzgündüm üç günde bir insana en fazla şekilde bağlanmıştım. İlginç bir duyguydu. Adını koyamıyordum, tanımıyordum çünkü o duyguyu.Sen farklı bakıyorsun, diğerleri gibi değilsin demişti bana mesela o da bana farklı bakıyor gibi görüyordum. Çok güzel bakıyordu, herkesten farklı gülümsüyordu. Gittikten sonra bir ay kadar bir süre konuştuk. Farklı şehirlerde olsak da hiç ayrılmayalım Gizemim, sabahın 6’sında uyumayıp beni sevdiğini söylediği mesajlar, birlikte kurduğumuz üniversite hayalleri gibi çok şey konuşuyorduk. Bir gün bir anda bitirdi. Mesafelerin engel olduğunu söyledi, uzaktan olmuyor dedi vesaire vesaire. Yalandı yani bahsettiğim ve bahsetmediğim onlarca mevzu. Mesafe diye bir şeye inanıyormuş, beni sevdiğini sanıyormuş ama sevmemiş hala daha sorsanız ben sevdim Gizem’i der, ama bana göre sevgi bu değil. Zora gelince kaçmak değil. O zamanlar yaşadığımız şehirler arasında 8 saat vardı ama şuan da okuduğum üniversite dolayısıyla 1,5 saat oldu aramız. Ve ben onu 4 yıl boyunca bıkmadan usanmadan, sesini bile hatırlayamadan sevdim. Kimseyi önemsemedim herkese ondan bahsettim, arada konuştuk mesaj attı ama asla sevgili olmadık, sevgiliyi geç ben onun hayatında kimse olamadım fakat o benim hayatımda her şey olmuştu çoktan. Dertlerini anlatırdı gecenin bir yarısı mesaj atıp, şarkı atardı dinleyeyim diye, film izlerdi bana izle derdi veya izleme ağlarsın sen bu filmde derdi, alışverişe çıkınca bile hangi kıyafeti alacağını bana sorardı sık sık mesaj atacak sebep bulurdu ama o zamanlarda tabi birçok sevgilisi olmuştu. Gelip onları bile anlatırdı bana, o konuda bile destek olurdum. Benim ona olan sevgim hiç bitmemişti, hiç azalmamıştı da. Sevgili de olmayalım dedim fakat gitme hayatımdan dedim. Ama o hiç gelmemişti oysa. Birkaç dakika elini tuttuğum, zaman geçince sesini unuttuğum, yalnızca fotoğrafları ile yetindiğim, kokusunu hatırlamadığım ve ne zaman göreceğimin bile belli olmadığı birini niye ‘mesafelere’ rağmen aklımdan bir saniye bile çıkaramıyordum? Bence gerçek sevgi buydu. Mesafe yalan bir şey bence sevgisi gerçek olmayanların kendilerini inandırdıkları saçma sapan bir neden. Ben onu 50 yıl da beklemeye hazırdım, yemin ederim. Aynı şehirde olsak hiç ayrılmazdık demişti, üniversitede aynı şehirde olma hayalleri kuruyordum. Sürekli inanacak bir neden buluyordum ona dair yani. Daha sonra, ”Bekleme beni Gizem, gelmeyeceğim” deyince o kendi kendime yarattığım inancım ve umudum da çöp oldu. Benim sevgimi görür, gelir bir gün diye inanmıştım. Gelmeyeceğim dedi. Sevmeyi abarttın Gizem yeter artık dedi. Niye böyle yaptı? Abartılan şey sevgi olsun ne var ki bunda? Çok sevmekle yanlış mı yaptım? Ona kızardım o beni kırardı ama ertesi gün hiçbir şey yapmamış gibi affederdim onu kendi içimde. Hiçbir zaman kötü davranmazdım ona. Ama olmadı. Gelmedi. Kendimden nefret ettim sonra. Kendisinden yıllarca vazgeçmeye çalıştım, sevgime yenik düştüm. En sonunda o istedi bunu, benden vazgeç hiçbir zaman sana gelmeyeceğim dediği zaman onun için ondan vazgeçme kararı aldım. Vazgeçtim zamanla. Fakat o ne yaptı? Geldi bir süre sonra sürekli mesaj atmaya başladı. Ben daha çok yazacak şeye sahibim de şimdi yeterince sıktım sizi biliyorum. 17 yaşında aşık olur insanlar gibi bir söz vardır, bence de öyle. Aşk, ”kavuşamamaktır” ve biz aşk yaşadık buna inanıyorum ben. Bırakalım aşk olarak kalsın. Ama eğer başarabiliyorsanız, birisini çok sevmeyin derim. Canınızdan vazgeçmeyi düşünüp, ondan vazgeçemeyeceğinizi düşünecek kadar sevmeyin kimseyi.