Geldim yine kapı aralıklarından içeri sızan ışık gibi…Amacım,sönmeden yetişebilmek hayallerime.Etrafta beni engelleyecek o kadar şey var ki…Birincisi benim,kendi benliğim.Sonrası yalan dolan.Önce kendini aşmalı insan.İlk önce sözünü ona geçirmeli.Leb… demeden leblebiyi anlatabilmeli ona.İlerde zorluk çıkarmasını kim ister ki.
Sıradanlığı bırakmak lazım.Doğruların ve yanlışların kesin olmadığını bilmemiz gerekiyor.Bizi araya sıkıştıran,”normal” olarak tarif eden yargıların aslında sadece düşüncelerimizden ibaret olduğunu bilmemiz gerekiyor.Farklılıktan korkmayın.Sizden farklı davranan veya “normal” dışı davranan birileri gördüğünüzde ne yaparsınız ?O hayatında,belki de dünyada bir şeyleri değiştirmeye çalışıyor.Günümüzde ki şu sisteme bakın,her şey o kadar güzel ki…Hatta öyle güzel ki bir çoğumuz her gün aynı şeyleri yapıyor,işten eve kendimizi öldürüyoruz.”Keyfimizden mi la sanki ? ” diyecek olsanız da aslında bunun bahaneden başka bir şey olmadığının farkına varmanızı istiyorum.
Kötü ve iyi…Kime göre,neye göre ?Mesela birini öldürmek.Bu kötüdür,yani aslında kötü derler.Birileri kötü demiş fakat neden kötü demiş ?Ben insanın doğal davranmasından yanayım.Bu dünya buralara böyle geldi la sonuçta.Öyle hesaplamalar,şunu yaparsan bu olur demeler,çalışmadan didinmeden olasılık hesaplamalar,her daim iyilik yapıp dünyayı “cennet”e çevirmeler falan görmedi bu dünya.Her zaman eylemler vardı ve ayrım yoktu.Kötü ve iyi…