Lügatlerin en derinine saklanan bir kelime vardır insanın harflerinden hep kaçtığı.
Yaşarken kendinden nasıl kaçılıyorsa,
Bir laf arasında da sesli harfleri yok sayılarak hızlıca söylenir “ölüm” sevdiklerimize uğrar korkusuyla.
Halbuki hepimizin kapısını çalması için yazılıyızdır kalem kalem bir adres defteri varlığında. Kaçılmaz ve bir nefes misali boynunda… Gidenlerin gittiğine inanmak ne kadar zorsa kendimiz, sevdiklerimiz bir o kadar da uzak buna. Bir varoluşa alışmış yürekler sanki formalite icabı gider mezara. İnsan ki uzun zamandan beri görülmeyen bir yolculuk algılama çabasında. Yokluk, yok ki fıtratımızda. Bizler boş heybelerimizle ne zaman gideceğimizi bilmememizle uğrarız kendimize usulca, ara sıra. Belki yarın diyor, belki yarından da yakın şair.
O misal hazırlıkta olmalı, her an kapı çalınmasına.. Helal edilecek bir hak bırakmamak gerek geride, ama hepsine ancak yetişilebilecek yakınlıkta…
Hakkınızı helal ediniz. Hayatımız, söylemek istemesek de bir pamuk ipliği misali kadar basit ve kısa…