Acı bazen gerçek anlamıyla “acı” olabiliyor. Kalp acısından bahsediyorum… Kolay geçmez. Bir kere kırıldı mı bir daha kırılacak korkusuyla yalnızlığa mahsus kalır. Çaresizce bekler kabuğunda. Ha kırıldı ha kırılacak… O kadar masum ki… Çocukların eline pamuk şeker verirsin ya çocukların yüzünde mutluluk yayılır işte o kadar masum kalbimiz.
Kalp acısı kolay geçmez demiştik. Çok masum demiştik. Peki ya kırılan kalplerde mi masum kalır? Bunu bilemeyiz. En azından kalbi bir kez olsun kırılmamış olanlar bilemez. Gerçi kalbinin bir kez olsun dahi kırılmamış olan insan var mıdır? Bu da bir merak konusu tabi ki. En çok dalga geçilen insanların kalp acısı geçmez bana göre. Düşünsenize suçsuz yere size ait olmayan bir şeye bir anda sahip oluyorsunuz. E tabi kötü bir şeye. Bazen düşünüyorum. İnsan neden dalga geçer diye. Çok uzun bir düşünmekten sonra bir neticeye vardım. Kimine göre akıl yoksunluğundan, kimine göre kıskançlıktan. Bana göre gizli bir hayranlıktır dalga geçmek. Dalga geçtiğin kişiye duyduğun hayranlık… Başıma geldiğinden biliyorum bunu da. Kıskançlığın bir yan etkisidir dalga geçmek… Bazen kendimi dalga geçildiğim için çaresiz hissediyorum. Ama nedenini hatırlayınca yüzümde gülümseme açılmıyor değil doğrusu. Kendimi o kadar “özel” biri hissediyorum ki dalga geçildiğim için… Dalga geçtikleri için seviniyorum bile. Tabii bu şimdiki zaman için geçerli. Eskiden morelim alt üst olurdu. Umarım geçmemişlerdir. Hani kalbin masumluğunu çocuğa verilen pamuk şeker diye örnek vermiştik. Dalga geçilmek de-yani acı çekmek- şekerin elinden alınması gibi bir şey. Peki merak ettiğim bir şey var hayatım boyunca. Acaba kaç kişinin şekerini elinden alıp pamuk şeker satan amcaya küstürdüler?