Yıktı kalabalığı adam
Geldi,oturdu masanın başına
Tepesi atmış bir şeye
Kalkmıyor başı yukarı.
Baktı saate adam
İç çekti
Bir daha baktı
Bir daha çekti
Sordular adama
Kaldırdı dertli kafasını
Bir daha iç çekti
Sonra yanan ciğerinden gelen o öksüz nefesiyle
‘O benim yolumdur,kalan yolum” dedi.
Sormadı kimse
Sormadı.
Utangaç bir kız gibi çekindiler
Adam bir daha baktı saate
Aynı oyunu oynamaktan zevk alan bir çocuk gibi
Tekrar,tekrar,tekrar…
Bir içki aldı masaya adam
İçindeki ateş sönmesin diye yudum yudum içti
Bir içkiye baktı adam bir de saatine
Bir de artık kırışmış tenine
Vazgeçmedi
Bir yudum daha aldı
Sönmezdi ateşi
Herkes onu izledi
Umursamazdı adam aynı şeyi isteyen beyinleri
Kalktı adam
Yürüdü sokağa
Nereye gittiğini biliyor mudur?
Bilinmez.
Baktı şöyle bir arkasına.
Nereye gidiyorsun diye cılız bir ses geldi kalabalığın içinden
Döndü dertli başı
Bir yola baktı gözleri
Bir de saatine
“Yoluma” dedi adam
Çevirdi kafasını.
“Birine ulaşacakken vakit geçer mi?” dedi içinden
Gülümsedi
Sanki karşısında o varmışcasına.