Affet beni. Ben suçluyum. Seni bu kadar çok sevmek benim kabahatim; aşık olmak ise özrüm oldu sana. Özrümün kabahatimden büyük olduğunu öğrettin bana. Bu yüzden gittin ardına bakmadan.
Affet beni. Ben aşkta cahildim. Bilemedim insanların sahte sevgileri olabileceğini. Ben aşkın kör gözüydüm. Bilmezdim bir mucize olunca gözünün açılacağını. Bana göre en büyük mucizeydi zaten aşk. Böyle kaldın mı altında sırılsıklam olacaksın yağan yağmurda. Elleri üşüyecek, nefesinle ısıtacaksın; saçları dolanacak, özenle tarayacaksın. Kokusunu öyle bir çekeceksin ki içine bir daha hasret kalmayacaksın. Tek alışmışlığın olacak kokusu.
Affet beni. Ben daha toyum bu yollarda. Ondan koşar adım sevdim seni. Hiç bırakmayacakmış gibi sarıldım sana. Hep korktum gideceğinden, ısrarla ”korkma” demene rağmen. Nerden bilebilirdim ki; korktuğumun gönlüme geleceğini?
Affet beni. Senin kadar unutamadım seni. Beni hatırlamadığın kadar hatırlayamadım. Gidemedim ardıma bakmadan. Dizlerimin bağı çözüldü. Düştüm. Yüzüm gözüm aşka bulandı. Ben gidişine bile aşık oldum. Neden mi? Kimseye güvenmemeyi en iyi sen öğrettin çünkü.
Affet beni. Ben öyle gidişigüzel sevmedim seni. Gelişine sevdim işte. Bana sormuştun ya neden ben diye. İşte başıma gelen en güzel şeydin sen. Sen öyle güzel gelmişken; nasıl gideyim ki senden?
Affet beni. İkimizden biz yapamadığım için. Ömür boyu benimle olacağını düşündüğümdendi öyle gelecek hayallerim. Hayallerimizin geleceğini beklediğim yolda, seni bekleyeceğimi hiç hesaba katmamışken. Söylenecek çok şey yok işte. Affet beni. Senin unuttuğun gibi unutamadığım için; affet beni…