Kızgınım sana. Söz vermiştin çünkü, evleneceğiz demiştin eğer 30 yaşına geldiğimizde hala evlenmemiş olursak birbirimizle evlenelim demiştin. 20 yaşındayız. On sene daha beklerdim ben seni, ne kalmış şunun şurasında. Hem seni beklemek bile güzel ki. Ama tutmadın sözünü. İnsan verdiği sözü tutmaz mı be? Hem bu tutulması zor bir sözde değildi. 30 yaşına da gelmiş olsak, yolun yarısı bile olsa seninle fazladan tek bi’ saniyeyi geçirmek benim için ne demek olurdu biliyor musun sen? Bu da soru mu? Bilmiyorsun tabi ki. Çünkü sen mesafenin aşka engel olduğunu, araya mesafe girince iki insanın birbirini sevmesinin mümkün olmadığını düşünenlerdensin. Ben ise, mesafe denilen şeyin saçma sapan bir bahaneden ibaret olduğunu düşünüp, yıllarca göremediğim halde seni sonsuza dek seveceğime inanan biriyim. Sevgi bu, beynin bile hükmedemediği yalnızca kalp denen organla alakalı bir durum bu. Ne demek mesafe aşkı bitirir? Komik misin, peki senin gibi buna inanan herkes aşk ne demek biliyor mu acaba? Sanmıyorum. Beni üzdüğün her günü, uykusuz her gecemi hiçe sayar unuturdum ama sen ‘bekleme beni’ dedin. Seni, karşılıksız bekledim ben bunca yıl. Sevgili bile olmasak olurdu, yalnızca hayatımda kal istedim ben arada bir mesaj at iyi olduğunu bileyim istedim. Ama sen, seni ne kadar çok sevdiğimi bile bile gittin. Ne bana hediyeler almanı, ne romantik olup uzun mesajlar atmanı, ne de beni sevmeni falan beklemedim senden. Karşılıksız sevdim ulan. Sadece sevdim. Ama sen bunu bile istemedin. ‘Beni sevmeyi abartıyorsun’ dedin. Abarttığımı düşündüğün kavrama bakar mısın? ”Sevmek” herkesin istediği, ama senin ittirip bir kenara attığın his. Yıllarca sana katlanan, yaptığın her şeye rağmen seni içten seven tek kişiydim ama beni hiç ettin. Seni affetmeyeceğim.