Saat 6’yı geçiyordu. Kızıl ışıklar artık kumsalı ısıtmaktan vazgeçmişti. Su iyice ılımış, sanki her hissettiğim de ruhumu temizliyordu. Arınmak gibiydi tüm kötü düşüncelerden, şuursuz şehvetlerden, hamlamış bedenden.. defterim ışıl ışıldı. Doldurmam için heveslenen dolma kalem avucumu terletiyordu. İnsan düşüncelerinden, rutininden ayrılmadan ne yapabilirdi ki? Günlerdir ilk sayfayı karalamayı beklerken işte bu muazzam vakti ve yeri seçtim kendime. İlk kelime döküldü kalemimden. ARAYIŞ. İkinci kelime dökülemeden uzaktan cılızca yaklaşan sesi işittim. Çağıran annemdi, bu sahil kasabasına yerleştiğimizden beri akşam yemeklerimizin saati sabitleşmişti.