Aşktı işte… Adında saklıydı sırrı. Yaşı, yaşanmışlığı yoktu. Kalbin ritmi kadardı ömrü. Nefes alıp verdiğindi can pahası. Yüreğinde ayırdığın kadardı mekanı. Mekanın sahibiydi ait olduğu.
Aşktı işte… Tarifi mümkün olmayanlarla tanımlanan; varlığına kılıf uydurulan. Yar elinde can bulan bulandı. Aşktı. Elin elindeyken ısıtırdı içini sıcaklığıyla. El olmadan anlayamazdın yerini. Aşktı. Senin olanı ona sunan.
Aşktı işte… Bir masal gibi başlayan; sonunu denk getiremeyen mutluluğa. Mutlu son olmazdı aşkta. Mutlusan son bulmamıştır çünkü. Aşktı. Kaf dağının ardındaki mutlulukları getiren ve aşktı seni Kaf Dağının ardına gömen.
Aşktı işte… Adam aşık kadın ise aşktı adamda. Var oluşuyla mükemmelliğin timsali olana aşıktı. Aşktı. Boyundan büyük sular aştı; ya da aştığını sandı. Boğulmasaydı eğer gözyaşlarında, aştığını anlayacaktı.
Aşktı işte… Gideni bir türlü yolcu edemeyen. Gittiğine inandıramayan bir boşluktu içinde. Dolduramadığın, kimseyi koyamadığın bir yeri vardı sende; sana bile yer bırakmayan.
Aşktı işte… Adında saklıydı sırrı. Herkes yaşardı aşkı; ancak arifler ererdi bu sırra.
Aşktı işte. Her şeye rağmen ‘A’cısı ‘Ş’urda ‘K’alırdı…