Astroloji, bazı insanların şiddetle karşı çıktığı, bazı insanların içtenlikle inandığı, bazı insanların ise inanmasa bile takip ettiği; Güneş, Ay, yıldız, takımyıldızı ve gezegenlerin hareketlerini ve göreceli konumlarını inceleyerek insan davranışları ve doğa olayları hakkında bilgi edinme ve öngörmeyi amaçlayan kadim bir disiplindir.
Astrolojinin kökeninin, milattan önce 2000’li yıllardan da eskiye dayandığı, elde edilen bulgularla görülmektedir. İlk astrolojik takvimin kaynağı, Babil İmparatorluğu’na (MÖ 1895- MÖ 539) ait, 70 tabletten oluşan ve 7000’e yakın astrolojik olayın ve olayların sonuçlarının anlatıldığı “Enuma Anu Enlil” kayıtlarıdır. Aşağıda ondan alınmış bir bölüm görülmekte…
“Ay ilk gün görünür hale gelirse: güvenilir işaret; toprak mutlu olacak.
Gün normal uzunluğuna ulaşırsa: uzun günlerin hükümdarlığı.
Görünüşte ay bir taç giyiyorsa*: kral en yüksek rütbeye ulaşacaktır.”
*Ay’ın taç giymesi, Ay’ın çok yakınında parlak bir yıldız veya Venüs’ün olmasıdır. Aşağıda Irak’ın kadim Ur şehrinde bulunan Ur Zigguratı’nın inşaasını betimlediği tespit edilen, Sümer ve Akad Kralı Ur Nammu döneminde (MÖ 2112-MÖ 2095) yaptırılmış dikilitaş resmi bulunmakta. Resmin en tepesinde de taç giymiş Ay şeklini görebilirsiniz. Bu şekil size biraz tanıdık geliyor mu?
https://i.pinimg.com/originals/4b/44/8c/4b448c6096960fb6e9cad9e6a75e85e4.gif Ur Nammu Dikilitaşı
Irak’ın Babil şehrini merkez alan Babil İmparatorluğu’nun en bilinen mimari eseri olan Babil Kulesi’nin, Babillilerin en yüce Tanrısı Marduk’a (Jüpiter) ithafen astrolojik gözlemler amacıyla yapılmış Etemenanki Zigguratı olduğu da kabul edilmektedir.
Astroloji; nihayet avcı-toplayıcılıktan yerleşik hayata geçen; tarım yapmak için iklim koşullarını bilmeye ihtiyaç duyan; büyük şehirler ve imparatorluklar kuran; şehirlerindeki insanları koruması, beslemesi ve kendisine bağlaması gereken eski medeniyetlerin hem takvimi hem ilham kaynağı hem de kutsal işareti olarak ortaya çıkmıştır. Bu medeniyetler astroloji sayesinde Güneş’in, Ay’ın, yıldızların ve gezegenlerin hareketlerini; mevsimleri; Ay Tutulması, Güneş Tutulması, Gel-Git döngülerini ölçmüş, bu döngülerde bir düzen keşfetmiş ve bu düzeni anlamlandırmaya çalışmışlardır.
Bugün burçlarla özdeşleştirilen, çeşitli hayvanlara ve şekillere benzetilerek adlandırılan tüm takımyıldızları Babilli astrologlar tarafından belirlenmiştir. Böylece güneşin yıl boyunca gökyüzünde farklı konumlarda, sırayla bu takımyıldızlarının bölgelerinde bulunmasından hem yıllık bir takvim oluşturmuşlar hem de bu tarihlerde olan veya olacak olaylarla ilişki kurmaya çalışmışlardır. Acaba Tevrat’ta bahsedildiği gibi Babil Kulesi’nin Tanrı tarafından yıkılmasına yol açan “ortak dil”, Astroloji’nin dili yani yıldızların, gezegenlerin ve uzayın dili olabilir mi?
BABİL ASTROLOJİSİ BURÇLARI | MODERN ASTROLOJİ BURÇLARI |
Guanna – Kutsal Boğa | Boğa |
Mashtaba – İkizler, Kardeşler | İkizler |
Allul – Kıskaç, Kerevit | Yengeç |
Urgula – Aslan | Aslan |
Absin – Tanrı Sin’in Kızı, Tohum İçin Oluk Açmak | Başak |
Zibaanna veya Gisherin – Kutsal Kader, Terazi | Terazi |
Girtab – Akrep | Akrep |
Pabilsag – Koruyucu, Gözcü | Yay |
Suhurmash – Barbun Balığı | Oğlak |
Gula – Yüce Olan, Suların Hükümdarı | Kova |
Simmah – Balıklar, Kuyruklar, Sallanan Kuyruk | Balık |
Luhungga – Çiftçi | Koç |
Güneş, Absin (Başak) burcuna girdiği zaman (23 Ağustos-22 Eylül) Mezopotamya’da arpa-buğday ekiminin başlangıcıdır ve bu takımyıldızının şekli de elinde arpa-buğday sapı tutan bir kadın olarak tasvir edilmiştir. Suhurmash’ın anlamı ise barbun balığıdır. Akdeniz’de çok yaygın bulunan barbun balığının İngilizcesi goat-fish’tir ve bu balık adını çenesindeki keçi sakalına benzeyen çıkıntılardan almaktadır. Oğlak burcu, önü keçi arkası balık olarak simgeleştirilmiştir.
Gökyüzüne baktığımızda yan yana gözüken bu yıldızlar aslında 3 boyutlu uzayda, birbirlerinden triyonlarlarca kilometre uzaktadır. Örneğin yayvan “W” şeklindeki Koltuk (Kraliçe, Cassiopeia) takımyıldızını oluşturan yıldızlar birbirlerinden 45 ila 700 ışık yılı uzaklıktadır (1 ışık yılı = 9 trilyon km). Bu yıldızların takımyıldızı olarak adlandırılmaları parlaklarının fazla olup diğer yıldızlarından belirgin şekilde ayrılmaları ve çevrelerindeki diğer yıldızlarla birlikte kendilerini gözlemleyen insanlarca birer hayvana veya figürlere benzetilmelerindendir.
https://cdn2.vectorstock.com/i/1000×1000/78/76/set-zodiac-signs-night-sky-background-realistic-vector-20387876.jpg Burç Takımyıldızlarının Görünümü
https://cf.ltkcdn.net/horoscopes/images/orig/218410-2069×1449-Virgo-Zodiac-Map.jpg Başak (Absin) Burcu Tasviri
Şimdi gelelim doğduğumuz günün yani burcumuzun yani doğduğumuzda Güneş’in belirli takımyıldızının bölgesinde olmasının karakterimize etkisine… Astroloji çok net olarak burcumuzun temel karakterimizi belirlediğini söyler. Bu noktada açıkçası ben de hem kendimde hem yakın çevremde genel burç özellikleri ile insan karakteri arasında bir örtüşme görmekteyim. Peki, bu örtüşmenin Güneş’in, aralarında trilyonlarca kilometre mesafe olan ve hayvana benzetilmiş yıldızların konumunda bulunmasından başka açıklamaları olabilir mi?
Doğduğumuz gün bence de karakterimizi belirleyebilir ama bunun Güneş’in, Ay’ın, gezegenlerin, yıldızların konumu ile ilgili değil de anne karnında geçirdiğimiz ve doğduğumuz mevsimle, iklimle, annemizin mevsimsel psikolojisiyle veya diğer etkilerle ilgisi olabilir mi?
Birçok canlı türünde özellikle sürüngen ve kemikli balık türlerinde doğan yavruların cinsiyetlerinin ortam sıcaklığı ile doğrudan ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir. Ortam sıcaklığı ve koşullar hormonlar üzerinde de yoğun bir şekilde etkilidir. Hormonlar, iç salgı bezleri tarafından üretilen, organların çalışmasını düzenleyen, insanın fizyolojik ve psikolojik durumlarında doğrudan etkili olan organik bileşiklerdir.
Birçoğumuz sonbaharın, ilkbaharın, kışın ve yazın gelişi ile farklı psikolojik durumlara girdiğimizi hissederiz. Hatta güneşli, yağmurlu, soğuk veya nemli havalar bizim psikolojimizi değiştirmektedir. Peki, annemizin karnında, ona tamamen biyolojik olarak bağlı iken annemizin iklimden, Güneş ışığından, beslenme rejiminden, psikolojik durumundan etkilenerek vücudunun salgıladığı hormonlar bizim de hormonal ve biyolojik diğer özelliklerimizi etkileyemez mi?
Yapılan çoğu gözlemlerde ilkbahar aylarında doğan bebeklerin daha iyimser psikolojiye ve hareketli bir yapıya sahip olduğu görülmüştür. Balık (20 Şubat-20 Mart), Koç (21 Mart-20 Nisan) ve Boğa (21 Nisan-21 Mayıs) burçlarının ortak özelliği “Canlılık”tır. Peki, bugünkü teknolojik bilgiden ve deneysel bilimden uzak eski medeniyetler bu karakter özelliklerini nasıl bildiler?
Eğer on yıllar hatta yüzyıllar boyunca hanedan üyelerinin ve soyluların doğum zamanlarını mevcut astroloji takvimi ile gözlemleyip bu insanların karakter özelliklerini kayıt altına alırsanız elinizde gözleme dayalı önemli bir veri vardır. Bu astrolojik gözlemlerle ne zaman gel-git veya Güneş tutulması olacağını tahmin edebileceğiniz gibi daha önce benzer zamanlarda doğan insanların karakterler kayıtları ile doğan bebeğin karakterini de tahmin edebilirsiniz.
Peki astroloji bize gelecekteki siyasi, sosyal ve ekonomik olayları bildirebilir, astrologlar bunları bilebilir mi? İmparatorluk ve krallıkların saraylarında, rüya tabiri, büyü ve şifa, falcılıkla uzmanlaşmış olanlar gibi astroloji gözlemleri ile uğraşanlar da vardı ve bilimin, teknolojinin gelişmediği bu medeniyetlerde iklim ve diğer doğa olayları tahminlerini tutturmaları, onların itibarını ve saraydaki konumlarını güçlendirmiştir. Krallar ve soylular da, verecekleri kararları, astrologlara danışarak almaya başlamışlardır. Astrologlar, hem eğer savaş için sefere çıkılacaksa iklim hakkında öngörülerde bulunuyorlar hem de kendi bilgi ve görgülerine göre gök cisimlerinin konumlarını değerlendiriyorlardı. Ayrıca saray gibi katı hiyerarşinin, entrikanın, zenginliğin ve gaddarlığın yoğun olduğu bir ortamda her türlü bilgiye sahip olmak ve onu kullanmak çok önemlidir. O zamanın astrologları da sadece gökyüzüne değil bulundukları sarayın, hanedanın, krallığın, çevre krallıkların durumlarını da gözlemlemiş, elde ettikleri bilgileri de daha çok kendi çıkarları için kullanmaya çalışmışlardır. Kısacası günümüzde de astrologlar Dünya üzerindeki ekonomik, siyasi, sosyolojik, bilimsel, teknolojik olayları detaylı bir şekilde takip etmekte ona göre elde ettikleri sonuçları gök cisimleri hareketleri ile örtüştürmeye çalışmaktadırlar. Tutturdukları tahminler haber ve değerli olurken tutturamadıkları binlerce tahmin görmezden gelinmektedir. Ve madem geleceği tahmin edebilen bu astrolog arkadaşlar niye bu öngörü ve tahmin yeteneğini kullanarak milyarder olmamış da hala burç yorumu yapmaktadır diye çoğu insan sormamaktadır. Birgün arkadaşınızın tavsiyesi ile gittiğiniz bir falcı veya kahve falına bakan biri, siz onu hiç tanımamanıza rağmen sizin hakkınızda birçok şey söylerse şaşırmayın. Çünkü sizin hakkınızdaki şeyleri ya arkadaşınızdan ya geniş sosyal çevresinden ya da günümüzde sosyal medyadan öğrenmiştir.
Astroloji, Anadolu’dan kaynak bulan Fırat ve Dicle nehirlerinin beslediği Mezopotamya’da, Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde, 4 mevsimin görüldüğü bir coğrafyada yaratılmıştır. Bu coğrafya için tarım ve tarıma dayalı imparatorlukların dayandığı büyük nüfusların bağlılığı, beslenmesi ve korunması önemliydi. Astroloji, yüzyıllar boyunca kendisine yüklenen görevleri elinden geldiğince yapmış, görevlerinin önemli bir kısmını da zaman içinde gerçeklere ve yalanlara dayanan birçok yönteme bırakmıştır. Ben buradan Astroloji’ye ve bu disiplini oluşturanlara teşekkür ediyorum.