Günler geçiyordu, her gün daha farklıydı, mevsimin pek bir önemi yoktu çünkü onun olmayışı en büyük kıştı… Üzerime vuran güneşi gözlerim görmüyordu artık, zaman geçiyordu ve dünya daralıyordu. Güneş onu…
Bir oyun gibi, Kömür karasıyla dünyanın en umut veren tuvalini yapmak gibi, Tatlı ve tuzluyu aynı anda yiyip, o kötü tadı sevmek gibi, İmkansıza inanıp, zoru başarmak gibi, Sonsuzluğun varlığını…