Dertlerini,elemlerini, özlemini hatırlaması için günün geceye bir an evvel karışmasını şart edinmişti kadın.Zaman eskittikçe içinde büyüyen hissizlik,boşluk,sevgiye açlık, bıkkınlık ruhunu yiyip bitirir olmuştu. Ne bir dosta sığınmak istiyordu, ne de bir sevgilinin yüreğine demir atmasını bekliyordu. Tek maşuğu yağmurdu. O vardı bir tek. Bilirdi ki gizlerdi her şeyi. Örterdi sessizliği bir kat daha. Sarıp sarmalardı.Ruhunu yıkardı usanmadan… İnce belli bardağına demini yenice almış çayını doldurdu ve iri kahve gözlerini pencere ardına dikip beklemeye başladı yağmuru o gün de.