Kin değil bu. Kinin bu kadar saf, şefkatli ve geçici olduğun düşünmüyorum. Ne olduğunu bilmiyorum belki de bir adı yoktur bu duygunun. Sadece artık onu görmek, sesini duymak ya da varlığından haberdar olmak istemiyorum. Artık sevmiyorum. Bazen kızıyorum hatta fazlasıyla kızıyorum. Varlığından rahatsız oluyorum. Hani yok olsa belki bırakıp gitse hatta o an ölse hiçbir şey hissedeceğimi düşünmüyorum. Çok kızıyorum, o kadar çok kızıyorum ki kendi ellerimle boğmak istiyorum. Ona veremediğim zararı kendime veriyorum, etrafıma veriyorum. Bağırıyorum çağırıyorum kırıp döküyorum, sonra bütün yıkıntının, hayal kırıklığının, yorgunluğun içine diz çöküp ağlamaya başlıyorum. Bağıra bağıra ağlıyorum. Akan her göz yaşımla birlikte birer birer akıp gidiyor kızgınlığım, öfkem, nefretim. Ama kırgınlığım kalıyor kalbimde. Atamadığım, yok edemediğim, hep benimle içimde olan o kırgınlık. Affedemiyorum ama kıyamıyorum da, kızıyorum ama kopamıyorum. Bana olan sevgisini hissediyorum ama artık ben eskisi gibi sevemiyorum. Kin değil bu ama ne olduğunu bilmiyorum. Belki de adı olmayan bir duygudur.