Sokakta yürürken yerde gördüğümüz beş kuruşu tenezzül edip almayız. Öyle üzerinden atlayarak geçer gideriz. Cebinde 95 kuruşla markete gittiğinde 1 liralık bir şey alamazsın. Cebinde ki para neye yetiyorsa onu alırsın anca. Sonra yerdeki beş kuruş aklına gelir. Ya kasiyerle konuşup,anlaşıp markete borçlanırsın-ki büyük ihtimalle o borcu vermeyeceksin ve bir müddet o markete uğramayacaksın. Çünkü kasiyerin seni görüp borcunu istememesi için-ya da dışarı çıkıp beş kuruşu gördüğün yere gideceksin. İstediğini illa almak için bunları yapacaksın. Ama o yere gittiğinde beş kuruşu bulamayacaksın. Çünkü senden sonra gelen bir çocuk beş kuruşu görüp alır ve direkt olarak bakkala gider çiklet alarak gününü kurtarır. Veyahut kumbarasına atar biriktirir. İşte hayatta böyle önümüze ufak,değerli olmayan şeyleri sunar. Bizler hep büyük düşündüğümüzden,büyük şeylere tamah küçük şeylere yallah ederiz. Büyük olması için küçüklerin birikmesi gerekir. Yok ben büyük istiyorum diyorsan hayata borçlanırsın. Ama hayat market kasiyeri gibi sadece olan borcunu almaz fazlasını alır tükenirsin. O yüzden hayatın sunduklarıyla ya çiklet alıp günü kurtarırsın ya da kumbaraya atar biriktirir büyütürsün. Sonra pişman olur kafanı eğer yerde beş kuruş aramaya mecbur olursun…
RıdvanA.-Hayat Betimlemeleri