Küçükken bir akşam babamla otururken haberlerde İspanya’da yapılan boğa güreşlerini görmüştüm ve oldukça ilgimi çekmişti. Bunu farkeden babam “bak sana ne diyeceğim” deyip bir soru sormuştu: “sence az sonra öleceklerine rağmen neden böyle çok ta zorluk göstermeden arenaya çıkıyorlar?” Şu an ne cevap verdiğimi hatırlayamasam da tatmin edici olmamış ki anlatmaya devam etti babam; “arenaya çıkacak hiç bir boğa kendinden önceki arkadaşının, kardeşinin, babasının başına ne geldiğini bilmiyor çünkü. Eğer kendinden öncekilerin başına gelenleri görüp bilseydi oraya çıkmamak için elinden geleni yapardı.” Sonra şöyle devam etti “İşte bu kural bizim için de geçerlidir eğer bizden öncekilerin babalarımızın, dedelerimizin başına ne geldiğini, nelerle karşılaşıp neler yaşadıklarını bilmezsek bizim de karşılaşacağımız olaylar karşısında hiç bir fikrimiz olmaz. Zaten bizde bunun için tarih okuyoruz, öğrenmeye çalışıyoruz.” Hala aklımda bu sözler. Küçük yaştaki bir çocuğa daha güzel nasıl anlatılabilirdi ki bunun önemi. Peki bana bu anıyı hatırlatan ne mi oldu? Buyrun Cemil Meriç’in umrandan uygarlığa kitabından beraber okuyalım: ” Bugün düşündüklerimiz, çok daha önce de düşünülmüştü. Hem de ekseriya aynı derecede etraflı, aynı derecede berrak olarak . Eğer her ülkede kalabalık bir okuyucu kitlesi, bu gerçeğin farkına varmış olsaydı, birçok hayal kırıklıkları önlenmiş olurdu… Bütün dertlerimiz bugün doğmadı… Her nesil, bir öncekinin tecrübelerinden faydalansa, bu kadar çok bocalamazdık…” Evet popüler bir tabirle bitirmek istiyorum ne olsa Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok ister birey bazında olsun ister kurum isterse devlet karşılaştığımız bir çok durum yeni değil eğer bizden öncekileri bilirsek arenaya çıkan boğalar gibi olmaz sonumuz çünkü neyle karşılaşacağımızı bilir, ne tepki vermemiz gerektiğini tahmin edebilir en azından gidişatı okuyabiliriz. Sağlıcakla…
Yazının orjinali ve daha fazlası için:
http://birdamlafikir.blogspot.com/2014/12/bogalar-tarihlerini-bilseydi-tarih-ve.html