Cehhennemin Dibine Gidin…
Çok sis vardı. Göz gözü görmüyordu. Mary’nin bindiği arabayı kaybettim. Gezmediğim sokak kalmadı. Hava buz gibiydi, kaldırımın soğuğu ayaklarımdan tüm vücuduma yayılmıştı. Zaten bronşittim, nefesim daraldı bir anda, bir apartmanın kapısının önüne yıkıldım. Gözlerimin önüne annem geldi, “içme oğlum şu zıkkımı” diye söyleniyordu. Sonra sustu, sırtını döndü bana, ve söylenmeye devam etti, “elin orospusundan fayda gelmez adama” dedi en son ve kayboldu. Sağa sola tutunarak ayağa kalktım ve iyi kötü yürüyerek iki sokak aşağıdaki acile attım kendimi. Ağzıma maske takıp hava verdiler. Sonra hayatımı kaybetmişim. Havayı fazla vermişler, çürümeye yüz tutmuş akciğerim parçalanmış, öyle diyordu doktorlar, ben yanlarında cansız yatıyordum. Ruhum halen üstümdeydi. Onları görüyordum, duyuyordum ama konuşamıyordum ve hareket edemiyordum. Diana vardı liseden, çok kaşardı kancık, lise de bana teklif etmişti kabul etmemiştim, o hemşire kılığına giyinmiş, sanırım lisede teklifini kabul etmedim diye havayı çok verip öldürdü beni. Yanındaki doktorda geçen gün biranede dövdüğüm adam. Kendimden geçmişim. Sonra babamın sayıklamalarıyla kendime geldim, babam yanımda uyuyordu ve büyük ihtimal kabus görüyordu. “Yılanlar üstüme geliyor” diye sayıklıyordu. Omuzundan tutup salladım ve uyandırdım. “Ne oluyor ya” diye uyandı. “Yılanlar, yılanlar, kuyrukları” diye uyku sersemiyle halen sayıklıyordu. Yok birşey baba kabus görüyorsun dedim. Kendine geldi biraz, “sen ne zaman geldin” dedi, ben hiçbir yere gimedim ki baba, ben hep buradaydım. Hem annem yok. Annem kayıp..