“giderim buralardan” diyerek çok uzaklaştım kendimden,
farkındayım.
gidemedim buralardan,
buralar senin, buralar hayalim.
buraların, hayalim olarak kalmasından korkuyorum.
“gömleklerimi ütüsüz bulmaktan da korkuyorum.”
uzaklaşmak, soykırım değil midir sevgime?
şimdi yaşamak, nefesine hakaret değil midir?
kafamı çok karıştırdım biliyorum.
martılara seni fısıldayasım,
denize karşı yatasım var.
elmacık kemiklerinin hüküm sürdüğü, gözlerini
karşıma alıp konuşmak istiyorum.
gülüşünü kıskandığımı söyleyeceğim onlara.
saçlarının rüzgara baş döndürüğünü ve
kokunun, bahara kafa tuttuğunu da söyleyeceğim.
her gün masamda yerin ve kadehin hazır.
ben konuşuyorum, kadehler dinliyor.
sen konuşmuyorsun, yüreğim inliyor.
birden “çok yorgunum kaptan”
diye bir kaç nağme yapıyor Cem Karaca.
altına imzamı bırakıyor ses tellerim.
vuruyorum kadehimi masaya,
ben vurdukça “sevmişem ben seni” diyor notalar.
yüreğimde ki sesler, en güzel nağmelerini yapıyor,
senin için.
o vakit sende beni dinler misin,
bir gün,
gömleklerimi ütüler misin?