Hiperaktivite; ‘’Hiper’’ (aşırı) kavramının aktivite (etkinlik) ile birleşmesi sonucu oluşan ve dünyadaki çocukların %5-7’sini dikkatini verememe ve dürtüsellikle bireyin öğrenme ve yaşam şeklini etkileyen sinirbilimsel (beynin büyüme ve gelişme şekliyle ilgili) bir bozukluktur. Çocuklarda (ki yetişkinlerde de görülür) aşırı hareketlilik pek tabi birçok kazaları da beraberinde getirir. Dürtüselliğe bağlı çoklu hareket etme isteği çevredeki uyaranların fazlalığı veya eksikliğine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Dürtüselliği biraz açacak olursak hazza odaklı beynin yapılan eylemin sonunda kazanılacak ödüle odaklı olarak en kestirme yoldan karar verme ve hareket etmesidir diyebiliriz. Bu aşamada bireyin beyninde ödüle ve motivasyonu sürdürücü bir nörotransmitter olan ‘’dopamin’’, yapılan eylemin vermiş olduğu mutluluğun ortaya çıkması için ‘’serotonin’’, davranışı sürdürmek için ‘’noradrenalin’’ bu davranışların devam edici ısrarını sağlayabilmek için ise ‘’glutomat’’ gibi bazı sinir ileticilerinin yardımı gerekir. Hiperaktivite hakkında doğru bilinen yanlışların en önemlisi her hareketli ve toplumda yaramaz diye isimlendirilen çocuğun bu adla anılıyor olmasıdır. Bir çocuğa, gerek tıbbi, gerekse eğitsel olarak ‘’hiperaktif’’ tanısının koyulabilmesi için uzman kişilerce ve çeşitli gözlem ve testlerle bazı davranış ve eylemlerin gözlemlenmesi gerekir.
Mesela;
- Durduğu yerde duramaz
- Uzun süre yerinde sabit oturamaz.
- Çocukken koşar ya da tırmanır, yetişkinken yerinde duramaz,
- Sessiz ve sakin bir şeyle meşgul olmada sıkıntı yaşar,
- Adeta motor takılmış gibi ya da düz duvara tırmanır gibi hareketlidir,
- Aşırı konuşur,
- Soruyu beklemeden dürtüsel ve otomatik cevaplar verir,
- Bekleme gerektiren işlerde sıkıntı yaşar,
- Başkalarının sözünü keser,
Aşırı hareketlilik bireyde dikkat dağınıklığına ya da eksikliğine de yol açacağı için tam olarak tanılamanın ismi DEHAB olarak anılmaya başlanmıştır. Dikkat bir bireyin belli konular, olaylar, olgular ya da nesneler arasında belirgin olana odaklanabilmek olarak tanımlanabilir ve eksikliği tam tersi olan odaklanamama durumu olarak ta görülebilir. Günümüzde her ne kadar bu tanılamaya sahip olmasa da aşırı uyaran fazlalığı ya da azlığı dikkat eksikliğine neden olabilmektedir. Yine uzman gözetiminde yapılması gereken dikkat eksikliği tanılamalarında bireylerin gözleminde dikkat edilmesi gereken noktalar;
- Ayrıntıya dikkat etmeme, sürekli hata yapma,
- Dikkati sürdürmede sıkıntı yaşama,
- Umursamaz görünme,
- Komutları izlemekte güçlük çekme
- Yapılan eylemi ya da davranışı organize etme sorunu yaşama
- Sürekli eşyalarını kaybetme,
- Dikkatini en ufak sesler ve görüntüyle dağıtma,
- Günlük işlerini hatırlamakta zorlanma, hatta unutma,
Yukarıda madde madde gördüğümüz belirtilerin yanında Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğuna bağlı olarak oluşabilecek bazı alt sorunlardan da bahsetmemiz gerekir. Mesela hafıza problemleri; Öncelikle Hafıza demişken; Hafızamız kabaca uzun ve kısa süreli olmak üzere iki kısma ayrılır. Kısa süreli hafızamız anlık durumları kısa bir süre içerisinde (takribi 15-20 sn) çizip yazmazsak kaybolduğu bölümdür. Uzun sürekli hafızamız ise eski ve yeni bilgileri en anlamlı ve eklektik bir biçimde birbiriyle kaynaştırıp, en sade şeklini vererek örüntüler kurması ve bu örüntüleri yeri ve zamanı geldiğinde kullanarak hayatımıza katmamızı sağlayan bilgi depomuzdur diyebiliriz.
DEHB’ta hafıza sorunları her iki şekilde de kendini gösterebilir, yani hem kısa anlık hafıza, hem de uzun, planlı hafıza işlevini doğru şekilde yerine getiremeyebilir. Tabi bu durumda da bireyde konuşma bozukluğundan, iletişim sorunlarına, unutkanlıktan, bilişsel kavrama becerilerinin zayıflığına kadar pek çok alanda zorlantıya neden olabilmektedir. Yine ayrıca sadece konuşma bozukluğunu ele alırsak, hafıza ile ilintisini şöyle kurabiliriz.
- Artikülâsyon (Sesletim) bozukluklar,
- Fonolojik (Ses bilgisel) bozukluklar,
- Semantik (Anlamsal) bozukluklar,
- Kelime ve cümle bilgisinde eksiklik,
- İletişim yapısında bozukluk,
Kısaca hafıza sorunları konuşma ile ilgili; anlama, anlatma, anlaşma sorunlarının daha da büyümesine ve sonrasında bireyde anlamlı bir öğrenme güçlüğü yaşamasına neden olabilmektedir. Öğrenme güçlüğü bilindiği gibi çocuklarda en çok akademik becerilere başlandığında ortaya çıkmakta, daha öncesinde alanında uzmanlar haricinde pekte tanılanamamaktadır. Okula başlayan birey mevcut yapılandırılmış müfredatı, yine belirli bir şekilde anlatılması sonucu konu ve konuları anlayamamakta ki; hele aşırı hareketlilik durumu da söz konusu ise daha bir artmakta, buna eşlik eden dikkatin dağılması faktörü öğrenim güçlüğünü artırmakta, tüm bunlarda bireyde davranış bozukluğuna yol açabilmektedir. Özellikle birey için okul, sınıf gibi ortamlarda belirli kurallara uyabilmesi ve istenilen ölçülerde hareket edebilmesi hem okul başarısı için hem de arkadaş ilişkileri için oldukça önem arz etmektedir. Okulda uygun davranışı geliştiremeyen birey sadece arkadaş çevresinde değil, yaşadığı çevre ve aile ortamında da yine farklı davranış tutumuna devam edebilmekte, her seferinde agresyon limitlerini yükseltmekte sonucunda böylesi bir tutum ilişkilere kalıcı zararlar verilmesine sebep olabilmektedir. Özellikle birincil derece yakınlığı bulunan ebeveyn ilişkilerinde mevcut ve sürdürülen davranış problemleri, bakım verenlerin daha depresif, tutucu, izole bir hayat yaşamalarına neden olabilmektedir. Bu anlamda hiperaktif bireyin dürtüselliğini ve davranımını düzenleyememesi bazı durumlarda ebeveyn taraflı çocuğa şiddete kadar vardırılabilmekte, gerek fiziksel, duygusal, sosyal ya da ekonomik şiddet çeşitleriyle düzeltilmeye çalışılmaktadır. Taktir edersiniz ki, böylesi tutumlar sorun yaşayan bireyin davranışlarını daha çok tetiklemekte, sorunun olduğundan daha fazla içinden çıkılmaz bir boyuta dönüşmesine neden olmaktadır. Ebeveynin sorun yaşayan bireye aykırı davranması, onu anlayamaması bireyin, ya daha taşkın ya da sosyal bakımdan izole bir ortam yaratmasına sebebiyet vermektedir. Aynı belirtilerin bakım verenlerce de deneyimlenmesi içten bile değildir. Sorunların doğru tanımlanamaması, çözüm yolları hakkında fazlaca düşünülüp uygulanmaması beraberinde ruhsal yönden çözülmelere ve bu sebeplerle psikolojik/psikiyatrik destek ihtiyaçlarını gündeme getirir.
Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız DEHB hakkında sorunu tanıma ve oluşabilecek sorunları anlama üzerineydi. Gelin isterseniz bu kısımda da DEHB hakkında neler yapabiliriz, tanılanmış bir dikkat eksiliği ve hiperaktiviteli bireyin eğitsel ve davranışsal anlamda nasıl daha yetkin bireylere dönüştürürüz onu tartışalım.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu günümüzde birçok çocuğun ve gencin yaşam kalitesini, okul başarısını, iletişim becerilerini ve daha pek çok yönden hayatını etkileyen önemli bir rahatsızlıktır. Ama yapılan eğitsel ve davranışsal uygulamalar, ruhsal ya da nörololojik açıdan yapılan araya girmeler bu rahatsızlığın minimalize olmasını sağlamış, bozukluk diye tabir edilen durum veya durumların sağaltımı gerçekleştirilerek birer çeşitlilik olması sağlanılması amaçlanmıştır. Dünya da ve ülkemizde de konuyla ilgili birçok akademik makale yazılmış olup yine birçoğuna çevrimiçi erişilebilmektedir. İsterseniz yazının bu kısmından sonra tanılanmış olan bu duruma ‘’rahatsızlık’’ veya ‘’bozukluk’’ demeyelim de ‘’ÇEŞİTLİLİK’’ ifadesini kullanalım ne dersiniz?
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Çeşitliliği yaşayan bireyler öncelikle farklı bilgi işleme ve farklı yetenekleri olma yönünden değerlendirilmelidir. Bu anlam da verilen eğitim aynı olsa dahi öğretme yöntemleri farklılık göstermeli, bireyin yetenekleri ve becerileri temel alınarak aktiviteler düzenlenmeli hatta oyuncak seçimleri bile bu çeşitliliklerine göre yapılmalıdır. Böylesi dikkat ve öğrenme sorunları yaşayan bireylerin güçlü yönlerinin tespit edilmesi ve bu yönlerin desteklenmesi yine nitelikli bir aile ve alanında uzman kişilerce yapılmalıdır. Bu bireylere davranışlar ve iletişim dili sevgi dolu, güven verici ve kendinden emin bir şekilde yapılmalıdır. Özellikle okul çağındaki DEHB yaşayan bireylerin uygun benlik bilincinin oluşması için doğru model ve doğru kişilik özellikleriyle karşılaşmalarına dikkat edilmelidir.
Okul ortamında DEHB için öncelikli konular;
- Uyum sorunlarının tanımlanması ve sağaltımı,
- Yaşa ve beceriye uygun öğretim metotlarının geliştirilmesi,
- Benlik bilincinin geliştirilmesi,
- Akademik başarının artırılması,
Ev ortamında DEHB için öncelikli konular;
- Bireyin tıbbı ve eğitsel tanısını göz ardı edilmemesi,
- Benlik gelişimi için doğru model olunması (sözel, davranışsal),
- Bireyin yaş, cinsiyet ve becerilerine göre bazı sınırlar ve sorumlulukların belirlenmesi,
- Ailesi olarak çocuğun daima sevileceğinin ve kabul edileceğinin hissettirilmesi,
- Birlikte geçirilen zamanın niteliğinin, süresinin belirlenmesi,
- İletişim dillerinin (ben, sen dili) öğrenilmesi ve yerinde kullanılması,
- Ve en önemli madde sabırlı olunması önem arz etmektedir.
Her insan bir çeşitliliktir ve dünyanın bu kadar güzel olmasının nedeni, işte bu çok renkli çeşitliliğidir.
Ertan YAVUZ / icaforiz_