İçimden yüksek sesle konuşurum. Öyle yüksek bir ses ki bu insan kulağı bu frekansları algılayamaz. Sinirden delirdiğimi iddia edenler olmuştur. Beni yaşantılarım delirtti. Çok büyük acılara maruz bırakıldım. Bu acıları çekebilecek başka bir varlıkla tanışmadım.
Adımı henüz bilmiyorum. Bilmek falan da istemiyorum. Bilgilerim zihnimde tecavüz etkisi yarattı. Ve bu tecavüzü meşru kılacak merciye kimin atandığını halen merak ediyorum. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Hatırladığım tek şey kafama doğrulttuğum bir beretta 418 ile uçurum kenarında kendimle pazarlık yapmam. Ve şu an için bildiğim tek şey bunları düşünmenin bir öneminin olmadığı.
Bilgilerimin kaynağını bilmiyorum. Yalnız insan denilen canlının bir orospu çocuğundan ibaret olduğunu biliyorum. Birbirlerini ezerek zirveye ulaşmayı amaçlayan, kıbleleri paraya bakan, düşünebilen ama düşünmeden hareket eden hayvanlar sürüsü… Yaşamak için ölene kadar çalışan aptallar sürüsü…
Filo adında bir köpekle tanıştım. Beni kulübesine davet etti. Tek dost onu belledim. Aynı gün piç bir dinozorla tanıştım. Adı Dino’ydu. Bana kullandığı maddelerden bahsetti. O gece eroini denedim. Zevkin doruklarından ölümün soğuğuna, o 60 miligramlık iksirle ulaştım. Bana o gece neslinin yok oluşunun bu maddeden olduğunu söyledi. Yani aslında yok oluşlarının en büyük nedeni bir varoluş sancısıydı. Eroin insanı varoluş sancılarının uzantılarından uzaklaştırıyordu. Bana, dünya uyuşturucu ticaretinin yıllık miktarının 1.3 trilyon dolar olduğunu söyledi.. Bu şu demek oluyordu. Kodumun dünyasında 1.3 trilyon dolarlık varoluş sancısı!!
Bir gece filoyla kulübesinde otururken bana bir kız arkadaş edinmem gerektiğini söyledi. Psikolojik travmalarımı atlatmama yarayacağından bahsetti. Bir kızla tanıştım. Aynı gece onunla ilişkiye girdim. Boşaldıktan sonra siktir çektim. Filo bu sefer çalışmam gerektiğini söyledi. Diğer gün bir işe girdim. 2 saat çalıştıktan sonra müdürün baskılarına dayanamayıp ona kafa attım. Oradan siktir olup gittim. Filo benden ümidi kesti. İstediğimde buydu.
Soru işaretleri kafamda sıkıntılarla ele ele verip çığ misali büyüyor. Cevaplar adeta bir saklambaç oyunu gibi açılmamı, uzaklaşmamı gerektiriyor. Ama uzaklaştıkça sobelenme riskim de artıyor. Benim kafamda neden sonuç ilişkisi yok. Çünkü bir geçmişim yok. Bir insanın nasıl geçmişi olmaz demeyin. Benim yok!!
Filoyu da alıp köhne bir mahallede kumarhaneye gittim. Domuz gibi içip bütün paramla rulet oynadım. Hepsini kaybettim. Bu sefer hayatıma oynadım. Yaşamımı masaya serdim. Bana güldüler. Ama o masada hayatın ne kadar değersiz olduğunu bilen tek kişi bendim. Bizden ne istiyorsun dediler. 10 gram kokain dedim, sadece 10 gram kokaine karşılık hayatım sizindir.. O masa da 10 gram kokainden daha değerli bir şey yoktu aslında bunu bilemediler. Uğruna birbirlerini öldürdükleri, milyonlarca insanın tek katili olan o paçavralar, o kağıt parçaları, o adına para koydukları şey alayının götüne girsin. Kahretsin ki o oyunda hayatımı kazanarak gene kaybettim. 10 gram kokain ise bana kısa süreli, ortalama 5-6 günlük bir amorti olmuştu.
Uyandığım da nerede olduğumu gene bilmiyordum. Başımda tanıdığım bir kaç insan vardı. Nerede olduğumu sorduğumda bir psikoanalitik tedavi merkezinde olduğumu söylediler. Beni uçurumda elimde bir tabancayla intihar ederken bulduklarını ve orada kendi kendime konuşurken arkamdan elektro şokla bayıltıp buraya getirdiklerini, burada 3 gündür uyutulduğumu belirttiler. Doktor, arkadaşlarımdan bir tanesine beni arabayla biraz gezdirmesinin faydalı olacağını belirtti ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Çıktık oradan beraber arabaya atladık.
Gittiğimiz yer tanıdık geliyordu. Arabadan indiğimde burasının intihara kalkıştığım yer olduğunu anlamıştım. Arabadan inip bir sigara yaktım. Çektiğim her nefeste kendimi biraz daha iyi hissettim. Bana nasıl olduğumu sordu. Biraz iyiyim dedim. Ama biraz iyi falan değildim. Halen bok gibiydim. Birden sol tarafımdan bir köpeğin havladığını gördüm. Aman allahım, bu filoydu. Evet dostum filo. Heyecandan hemen filoya doğru koştum. Gidip ona sarıldım.
-Hey filo çok özledim seni dostum. Biliyor musun başıma neler geldi?
Derken yanımızdan bir kertenkele geçti. Ama bu Dino’ydu. Dino nasıl bu kadar küçülmüştü. Tam elimi kaldırıp ona doğru seslenirken ensemde bir soğukluk hissettim. Bu soğuğu bir yerlerden hatırlıyordum. Derken beynim alev aldı.
Bu elektro şokun soğuğuydu.