Düşünce ve inanışlarımız sahip olduğumuz fikirler doğrultusunda ortaya çıkar lakin bir düşünceye sahip olmamamız demek o konu hakkındaki fikirlerimizi kabul ettiğimizden mi kaynaklanır ? Yoksa sahip olduğumuz fikri kabul etmemizden mi doğar ? Bunlardan birisi düşüncelerimizi ve inanışlarımızı belirliyorsa hangisi ? İki tarafın da payı varsa hangi yolla bir inanış ve düşünceye sahip olmak daha sağlıklıdır ?
Sahip olduğumuz her şey zıtlıklar bütününden doğar. Çok nadir konular dışında temel bir kabul edilmiş evrensel davranış bulunmamaktadır çünkü neredeyse her durumun ve davranışın zıttı olarak var olan eylemler de mevcuttur. Bu konuda seçim yaparken kabul ettiğimiz şeyler genelde büyüdüğümüz çevredeki inanış ve bilgi yoğunluğunun kabul ettiği ne ise o’dur. Çevre faktörü içerisinde kabul ettiğimiz düşüncelerin kaçını hala hayatımızda sürdürmekteyiz ? Muhtemelen hala o hayatın içerisindeysek çoğunu hala hayatlarımızda sürdürürüz zira bu şekilde yaşamazsak inanarak büyüdüğümüz düşünce yumağından bir hiçliğe doğru yola çıkarız. Bu bir kahroluşa sebebiyet verebilir. Peki yaşamıyorsak ne olur ? Bu durumda da muhtemelen şuanda bulunduğumuz yerin düşüncelerini alır ve geçmişimizdeki teze, antitez sunar ve bir sentez ortaya çıkarırız. Bu bizim doğru olarak kabul ettiğimiz düşünce parçalarını ortaya çıkarır. Buradan çıkaracağımız düşünce temel olarak şudur : Sahip olduğumuz düşünce ait olduğumuz yere göre şekillenir lakin üzerinden fikir akıntısı yaşamadığımız sürece yalnızca düşüncenin kabullenişine odaklanırız lakin inandıklarımız için zıt bir düşünce ortaya koyduğumuzda ya da karşılaştığımızda olacak olan şey düşünceler çatışmasıdır. Bunun sonucunda alacağımız karar önceki düşüncemiz ile benzerlik gösterir ya da aynı olursa buradaki durum, zıt düşünceleri kabul etmemekten doğacaktır ve sağlıklı olduğunu düşündüğüm en iyi yöntem budur çünkü değişime açıklığı kapanmış olur zira zıttı olan fikirleri elemiştir. Eğer ki alacağımız karar yeni düşüncelerle aynı ya da onlara benzerlik gösterirse buradaki durum da önceden sahip olduğumuz düşüncelere dair inanışımızın azaldığını ve onu kabul etmediğimizi göstererek yeni bir düşünceyi sahiplendiğimizi belirtir. Bu da ikinci olarak sağlıklı sayabileceğim durumdur.
Fikirler çatışması sonucunda sahiplendiğimiz düşünce hayatımızın temel taşlarını oluşturacak değildir çünkü insanlar yaşayıp konular hakkında düşündükçe yeni fikirler ortaya çıkacak ve her daim sahip olduğumuz düşünceler ile çatışma haline girme potansiyeli taşıyacaktır. Önemli olan kabul ettiğimiz düşüncenin zıttı olan fikirleri de kendi içimizde elemiş olmaktır. Tek bir düşünce asla olmayacaktır lakin sahip olduğumuz düşünceleri savunabilmek ve sarf edebilmek için yapmamız gereken zıttı olan fikirleri de iyi öğrenip kabul etmememiz için net kanıtlar ile yaşamaktır.
İnkarlı gözlerle değil, ihtimalli zihinlerle bakabilmek dileğiyle.