Kusursuz bir eğitim anlayışı ya da kusursuz bir eğitim sistemi arayışı içindeyiz aslına bakarsanız. Ancak nedense ülkemizde bir konu hakkında üç beş tane kitap okuyan kişiler eğitimci de oluyor, psikologta oluyor ve hatta bazen doktorculuk dahi oynayabiliyorlar. Yani herkes olmadığı olamadığı ancak o anda olması gereken kişiyi oynuyor. Çok kez başıma gelmiştir, hocam bende biliyorum ders çalışma tekniklerini bende biliyorum benim çocuğumda hiperaktivite var tarzı söylemlerin bizzat tarafıma yapıldığını. Yahu güzel arkadaşım madem bu kadar iyi biliyorsun neden çocuğunu okula gönderiyorsun ya da neden en iyi eğitim hangi okulda diye tüm zamanını harcıyorsun bir de onu bırak neden kurumuma boşu boşuna rehberlik uzmanı aldırtmak zorunda bırakıyorsun beni.Sen zaten her şeyi en iyi bilensin ne gerek var bunlara. Üç beş kitap daha oku kişisel gelişim üzerine direkt üniversitelerde derse gir ne gerek var ALES’e TOEFL’a tez yazmaya doktora yapmaya öyle değil mi? Değil maalesef. Ben karışıyor muyum senin ticaret işine yada kurumuna gelip şayet bankacıysan mevduat hesabı öyle açılmaz böyle açılır ben biliyorum işte bankacılık ekonomi üzerine 10 tane kitap okudum. Hadi dedim böyle bir şey ne hissedersin? Bu yüzden güzel kardeşlerim herkes uzman olduğu işi yapsın en güzeli.
Eğitim sistemimizin harika olduğunu da savunmuyorum. Yıllardır bir şeyler değişiyor, çocuklarımız denek gibi oldular haklısınız ancak en doğruyu bir şekilde bulacağımızdan ümidi kesmiş değilim henüz. Çoğu eğitim sistemini araştırabildiyseniz günümüzde en başarılı eğitim sisteminin FİNLANDİYA ‘da olduğunu görebilirsiniz. Kısaca anlatmam gerekirse, her öğretmen sınıfının ihtiyacına göre müfredatı belirliyor, sınav yok , öğretmen merkezli değil öğrenci merkezli ve sunum ağırlıklı bir ders işleniyor. Sonuç; kendine öz güveni olan doğru saptamaların yapılıp hazırlandığı müfredat doğrultusunda doğru eğitim almış başarılı gençler. Ne yalan söyleyeyim kıskanıyorum benim ülkemin çocukları böyle bir eğitim alamıyor diye.
En önemli varlıklarımız çocuklarımızın hemen hemen çoğu vakitlerinin geçeceği okulları seçmekte çok önemlidir. Çocuğunuza uygun okulu bulmalısınız ki çocuğunuzda mutlu olsun. Müzikle uğraşmayı seviyorsa bırakın sanatçı olsun. Kötü ve işini sevmeyerek yapacak bir doktor yada mühendis olacağına bırak iyi bir müzisyen sanatçı olsun. Maalesef çocuklarımızın mesleklerini de bizler seçiyoruz. Genelde de çocuğun ilkokul karnelerine bakılıp mesleği seçilir.” Büyüyünce ne olacaksın? Doktor. Aferin sana” naraları atılır. Bu çocuğa daha önce işlenmiştir zaten. Açıkçası hiç bir çocuk kendi isteğiyle doktor olmak istemez. Sırf doktorluğa özensin diye doktor kıyafetleri yaptırıyor, stetoskop alıyor çocuğa tansiyonumuzu bile ölçtürüyoruz. Yeter ki özensin çocuk ben doktor olacağım desin diye. Aileler yani bizler aslında çocuklarımızın geleceğine karar veriyoruz. Yön vermiyoruz direkt karar veriyoruz. Ve en sonunda şu anda ülkemize binlerce işini sevmeyerek yapan öğretmen, doktor, mühendis ,vb.. mutsuz meslek grupları kazandırmış olduk. Bu yüzden de suçluyu sağda solda aramayalım. Bizim ülkemizin asıl sorunu aslında bu severek işini yapmayan toplulukların çok fazla olmasıdır. Eğitim verilirken de her çocukla ayrı ayrı ilgilenilmeli ve çocuğun istediği mesleği yapması sağlanmalıdır. Ancak bu şekilde ileride başarılı olabiliriz.