Varlık sancısı,aslında beşerin kendisini arama ve keşfetme serüvenin başlangıç noktasıdır.
Başlangıç noktasını iyi anlayabilmek içinde varlığı iyi analiz etmemiz gerekir.Varlik, en geniş anlamıyla evrende olan herşeyi kapsar.O zaman varlık, kendi içersinde derecelerinken, göze çarpan en belirgin mertebeler hayat ve şuur olarak karşımıza çıkar.Kainatta herşey vardır, varlıktan öteye geçebilen beşer,iradesiyle insanlığı talep eder ve varolur.Şöyle bir örnek ile izah edelim;diyelimki bir havalimanında bir uçak görseniz,hareket halinde,ama yerde ona uçak demekten vazgeçermisiniz?Elbette bir uçak yerde hareket etse bile,yine uçaktır.Hatta tekrar tekrar yerde hareket edebilir ve etmesi’de gerekir.Ama bir uçak olduğu,havaya yükselir yükselmez kanıtlanır ve ispatlanır, buna benzer şekilde beşer,kâmil insan yolculuğunda yükseldiği vakit insan olur.Peki beşer niye böyle bir yola ihtiyaç duyar? Çünkü varoluşun lezzetini duymak hissetmek ister,bu lezzetin sırrı da insanın faaliyeti ve hareketinde gizlidir.Varoluşun boşluğunu yaşayan bu modern cahiliye devrinin kisileri,hayatına anlam yükleyemediği için bunalıma girer, ölümden sonra yok olacaksa,anlamlı birşeyler yaratmanın ve faaliyet de bulunmanın çelişkisini yaşar.Beşer olarak yerde kalmak,yada insan olarak yükselmek bizim elimizde.İnsan sorgulayabildigi kadar sorumluluk alacaktır;sorumluluk alabildiği oranda kendisine yüklenen görevi ifa edecektir….
Hikmet YALÇIN.