Bu makaleyi dün kaleme aldım. 14 Mayıs psikolojimi çok kötü etkilemiş. Beklentimin gerçekleşmemesi, üstümde ilk defa ringe çıkan boksörün; aldığı yumruk etkisi yaratı.
Moralimi altüst olunca yazıyı yayımlayamadım.
İsterseniz bir göz atın. Ne demek istediğimi açık ve net ifade ettiğimi görecek ve beğeneceksiniz diyorum.
Bugün 15 Mayıs 2023 pazartesi! Nakavt olmuş boksör gibi moralsiz ve bitkin hissediyorum kendimi.
Şimdiye kadar böylesine derin hayal kırıklığı hiç yaşamamıştım. Aklınızdan geçen, neyin hayal kırıklığı dediğinizi işitiyor, dudağınızdaki gülümsemeyi görüyorum.
İsterseniz, yaşadığım hayal kırıklığını kısaca özetleyim!
Mevcut iktidar Cumhuriyet dönemi fabrikalarını “Maliye Bakanı rahmetli Kemal Unakıtan’ın” ifadeleriyle babalar gibi sattı.
Ülke nüfusun kahir ekseriyeti, açlık sınırı altında gelirle kıt kanaat geçiniyor.
Devletin elindeki onlarca fabrika satılınca, birçok il ve metropolde, işsiz güçsüz insanlar; çöp konteynırlarından geçimini sağlıyor.
Demem o ki çöp konteynırı garibanların hem işvereni hem de patronu.
Milyonlarca aile yoksulluk sınırı altında gelirle yaşıyor.
Gelir düzeyi yoksulluk sınırı altındaki aileler, çocuklarının cebine harçlık koyamıyor.
Okula giden çocuklarına, beslenme çantası hazırlayamıyor. Pazara gidip, döke saça alışverişte edemiyor.
Deyim yerişindeyse bir elinde kılıç, öteki elinde kalkan; yoksullukla savaşıyor. Hal ve vaziyet bu kadar vahimken, sandığa giden seçmenin, kendini sefalete mahkûm eden iktidarı tekrar seçer mi?
Yemin billah bizim seçmen, özelliklede askıda ekmeğe muhtaç olanlar seçti.
Siz siz olsanız, hayal kırıklığı yaşamaz mıydınız?
Bu gerçekliği yakından izleyip, gördükten sonra; hayal kırıklığı yaşamamak akla ziyan.
Düşündüm de diyorum ki!
Üniversitelerimizdeki Toplum bilmi uzmanları…
Yurt içindeki ve yurt dışına kaçan Psikologlar…
Psikiyatrisiler…
Ve benim adını bile bilmediğim, bu konuda eğitim almış, resmi ya da özel, kurum ve kuruluşlar bir araya gelmeli.
Atatürk’ün 1. Asır önce zeki dediği, Türk toplumun akıl tutulmasını masaya yatırmalı.
Gerekiyorsa cerrahi müdahalede bulunmalı. Toplumun sağlığına kavuşması için ilaçlı ve de ilaçsız tedavi başlamalı.
Günümüzde enerji tıbbı çok mesafe kat etti. Bu konuda kendini yetiştiren, yerli ve yabancı birçok tabip görev başında.
Bu davetimi okuyunca bıyık altından güldünüz.
Değil mi?
İçinizden yüzüme karşı, sağlık hizmeti bir sektör, açlık sınırındaki insanlar psikiyatrik tedavi için randevu alıp sıraya nasıl girsin derken; kendileri imkanları ile özel doktora gitme şansları hiç yok diyorsunuz.
Kendileri de ne doktor parası ne de yazılan reçeteleri ödemeye gücü yetmez, olmayacak duaya âmin denmez diyorsunuz.
Çok, çok haklısınız, lakin bazen saçmalamakta gerekiyor. Yoksa aldığın travmadan kurtulmak çokta kolay değil derim