Başlıktaki soru hakkında çok kısa bir şekilde düşüncelerimi yazacağım. İleride devamını da burada paylaşacağım. Umarım okuyanların akıllarında bu konu ile ilgili farklı bir pencere açabilmiş olurum.
Bu yazımda herkesin dilinde olan “evlilik ve aşk” bağlantısına değişik bir bakış açısı getirmeye çalıştım. Evliliğin getirdiği zorunlulukların, çoğunlukla çiftlerin birbirlerinden uzaklaşmasına ve dolayısıyla aralarında olan sevginin ve saygının giderek azalmasına sebep olduğunu düşünüyorum. Bir ömrü beraber geçirme kararı alan insanların sevgilerinin kayıtsız olması ve hiçbir nedene bağlı olmaması gerektiği aşikârdır. Seçilmiş olan iki kişilik hayat, evlilik ile birlikte her iki tarafın da yakınlarının dâhil olmasıyla çoklu bir hal alıp, sorunları da beraberinde getirmektedir. Çevremizdeki örnekleri incelediğimizde bunun ne kadar da doğru bir tespit olduğunu anlayacaksınız. Çiftler henüz evlenmeden, karar aşamasından sonra dahi daha önce karşılaşmadıkları bir çok problemle yüz yüze gelmektedir.
Resmiyet; sahip olduklarımızın aslında bizim olduğunu ancak artık bazı konularda üzerinde eskisinden daha az söz hakkına sahip olduğumuzun bir diğer adıdır. Size bu konuyu bir örnek üzerinden açıklamaya çalışacağım. Dünyadaki kayıtsız ve şartsız sevgilerin başında “kardeş sevgisi” nin geldiğini düşünelim. Kardeşinizden hiçbir beklentiniz ya da onun sevgisini elde etmek için bir çabanız olmaz. İki kardeş arasındaki – çok uç örnekler haricinde- yaşamları boyunca miras ya da ticaret dışında hiçbir resmiyet yaşanmaz. Birbirlerinden resmi olarak sorumlu olmadan, sadece saf bir sevgiyle bağlıdırlar. Ancak sözünü ettiğim iki olayda kardeşler arasında resmiyet başlar. Yine çevremizdeki bir çok örnekten de görebileceğimiz gibi, miras ya da ticaret (alış veriş), bu kadar saf ve doğal olan bir sevginin arasına bile çok kolaylıkla girebilir. Arasında sorunlar olan kardeşleri incelediğinizde, problemin kaynağının resmi işlemler olduğunu göreceksiniz.