Can özümden angaryalı bir sürü sensizlik geçiyor. Kalbimin kuyusunda saklarken sensiz zamanı, yudum su içmediğim sevda susuzluğuma hicranlı günler uğruyor ve ben sen ayyaşı oluyorum çoğu zaman. Ayılmak için yeniden sevmek, sevmek için yeniden yaşamak istiyorum. Gelmiyorsun tez vakitler senden önce gelirken. Sevda frenim; sana toslayıp kendimde bir kemikten bin âşık doğururken zamana, kırpılan günlerin acısı mağrur dünün aynısı oluyor. Kibir tufanı deli dolu sevdiğim; kalbimdeki sen, aklımdaki yalnızlığa, aklımdaki yalnızlık ve yine sendeki bana yenilince gün günaydından önce sana gelince, aklımı başımdan eksik eden duygularımı öldüresim geliyor.
Mektepli, haysiyetli, potansiyeli hep bensizliğe açık sevgili; cennetin firarından önce kalbimin Stockholm sendromunu duyurmayı unutmuş bizim haberciler. Sana kaçıp sende sana vurulurken çoktan tevekkül edip imana gelmiş aşk partizanları; vurmuşum kendimi çok şaşaalı sensizliğe, ayakkabılarımı çıkarmışım gücüm yettiğince çıplak ayakla taşıyan kendimi; kendimden ayırmış ve yine sensizliğe varmışım… Biri daha doğdu, ölmek üzere; ben sende hiçbir şeyliğimi ezberlerken.
Dilara AKSOY