Evet, arkadaşlar öncelikle buraya geldiğiniz için teşekkür ediyor ve konuma geçiş yapıyorum,
Bugün sizlerle, hayatın ne kadar acımasız olduğunu, merhametsiz insanları, adeta kalpleri taşlaşmış insanlar hakkında konuşacağım. Ben, şuana kadar yaşadığım süre boyunca asla kötü bir insan olmamaya çalıştım, her ne kadar da istemeden bazı insanların kalbini kırsamda. Evet bu huyumdan nefret ederim, ben insanlara, düşüncelerine, hayat tarzlarına saygı duyarım (hepimizin saygı duyması gerek) ama bazı insanlar var ki, siz beni anladınız hepinizin hayatında o tip insanlar vardır, eğer anlamadıysanız şuan da kapatabilirsiniz, o insanlara istediğiniz kadar sövün arkadaşlar onların size hiç bir yararı olmamakla birlikte, sizin her zaman kötülüğünüzü isteyeceklerdir. O insanlar umurunuzda olmasın, sizin de onların umurlarında olmadığı gibi :).
Bazen, bazı hayatlar öğrenirim, ve o hayattaki insanların derdini alır kendi derdim yaparım, kaç karton sigara bitirdim öyle zamanlarda bir bilsem, ve genellikle o psikolojiden çıkmam en az bir haftamı alır. Düşünürüm geceleri, acaba benim gibi bir insan var mıdır? Çok nadir tanıdığım vardır, başkasının derdini kendi derdiymiş gibi üstlenen, işte arkadaşlar eğer hayatınıza öyle bir insan girerse bilin ki.. ondan size asla zarar gelmez, sizin kötülüğünüzü istemez, sadece çok iyi bir dost olmaya çalışır. Öyle bir insan çok yalnızdır arkadaş.. çok yalnızdır.. herkese karşı iyi niyetli olmaya çalışır, çabuk güvenir, çok erken alışır o insana, eğer o alıştığı insan birden çıkıp giderse hayatından, mahvolur, bir de o dert eklenir ona, işte şimdi ondan yalnızı yoktur, derdini anlatacak kimsesi, omzunda ağlayacak bir sevgilisi, dostu, yoktur arkadaşlar..
Bazen durum o kadar kötü bir hal alır ki, yalnız hissetmekten, ilgiye, yavru bir köpek gibi muhtaç olduğundan aklından intihar kelimesini geçirmeye başlar ve bir süre düşünür, her şey çok anlamsızlaşır, hiç bir şeyden zevk almaz hale gelir, tek ihtiyacı olan şey, bir nasılsın ? dır arkadaşlar. Eğer şanslıysanız, alakasız bir şekilde o nasılsın? ı alırsınız veya başka bir şey ama bu sizi iyi hissettirir, ve birden her şey tekrar anlam kazanmaya başlar, eski halinize yavaş bir şekilde dönmeye başlarsınız. Susuz kalan solmuş bir çiçeğe su vermek gibi. Lakin şanslı değilseniz, nasıl intihar edeceğinizi düşünürsünüz, son mektubunuza ne yazacağınızı, her şeye karar verirsiniz, hayatta zevk aldığınız tek şey acıdır ve siz de bileklerinizi kesersiniz, ama kesmeden önce dünyaya son bir şey bırakmak isterseniz son bir mektup yazarken ağlarsınız, göz yaşlarınız o kağıda dökülür, mürekkep dağılır en son olarak ta bir tarih ve bir imza, dünyaya son mektubunuzuda yazmış bulunmaktasınızdır ve sıra şimdi en zevk alacağınız kısımda, elinizde mutfaktan almış olduğunuz keskin bir bıçak ile , derin derin nefes alırsınız, biraz cesaret topladıktan sonra geri dönüşü olmayan o dik çizgileri adete bir gözleriniz kapalı beyaz kağıda çizgiler vurur gibi bileğinize vurursunuz, o kırmızı renk, zevkin, şehvetin en önemlisi de şarabın rengi, fışkırı verir aniden, suratınıza, ama canınız acımaz, mutlu olursunuz böyle bir dünyadan kurtulduğunuza, her bir çizik ile daha çok zevk alırsınız sonra kalbiniz yavaşlar, vücudunuz uyuşmaya başlar, sakinlemişsinizdir, artık geri dönüşü olmadığını bildiğiniz bir yoldasınız dır, etrafınızdaki sesler yavaş yavaş değişir, etraf sessizliğe bürünür, işte o his, artık gerçekten hiç bir şey hissetmezsiniz, tamamen bir zevk şöleni, en sevdiğiniz uyuşturucunun etkisindeymişsiniz gibi hissedersiniz, kolunuzu kaldıramadığınız anlarsınız bir süre sonra yapabildiğiniz tek şey sadece tavanı izlemek, o beyaz tavan ilerleyen dakikalarda siyahlaşmaya başlar ve sonunda amacınıza ulaşırsınız, çok güzel bir şekilde bu gereksiz, acılar dolu dünyadan kurtuldunuz..
evet arkadaşlar dediğim gibi bu da benim dünyaya bıraktığım mirasım umarım bunu yayarsınız ve herkes tarafından okunur, izninizle şimdi çok keyif alacağım bir şey yapmam gerek, iyi bir insan olmak isteyin, ve çalışın 🙂