‘’Bence istediğin zaman yalnız kalabilmek mutluluğun en önemli nedenlerinden biridir’’ Franz Kafka
Dış dünyanın ihtişamı çoğu zaman bizleri içine alır. Bazılarının fark etmesi biraz zaman alırken bazılarının aradığı yaşam tarzıdır bu; sonu gelmeyen konuşmalar, samimi olmayan gülümsemeler sahte arkadaşlıklar sarmış dört yanımızı. Bu durum toplumun büründürdüğü roller nedeniyle bir çember misali almış içine bizleri. Tabi bir de şu var; insan denen varlığın anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi konusunda da çok iyiyiz , çok iyi biliyoruz insanları beş dakikada analiz etmeyi yargıda bulunmayı(!).
Kıskançlığın , ötekileştirmenin sonu gelmiyor ; bu tür yargılarda bulanana kadar keşke kendimize bakabilsek yaşadığımız bu hayatın en güzel parçasının kendi hayatımız, dünyamız olduğunu bilebilsek kendimize bir iyilik yapın ve kendimize yönelin, kendimizi gerçekleştirin – keşiflerin en güzelidir bu baylar bayanlar . İnsan ruhu bu kadar karmaşık bir yapıya sahip iken nasıl olurda kalkıp bir başkasını anlamaya çalışır ve bunu başardığımızı iddia edebiliriz ?
Gelelim bunun trajikomik bölümüne .
Sosyal ilişkiler, şekilden şekle girdiğimiz roller, birbirimizi anlamalar yargıda bulunmalar yetmedi , sonra yalnız insanları eleştirdiniz, insanları tek olduğu için onlarca dedikodu çıkardınız. Gün geldi ki bir başınıza olduğunuzu anladınız ve kalabalığın soğuk yalnızlığında buldunuz kendinizi. Siz bunu kabullenmeye çalışırken eleştirdikleriniz yalnızlığın keyfini sürüyorlardı.