Gitmek bazen zorunlu bir eylemdir. Belki yorulmuşsunuzdur, belki çaba görmemişsinizdir. Belki de defalarca terk edildiğiniz için tekrarı olsun istemezsiniz. Bu yüzden gidersiniz. Ayrılığın ertesi diye bir şey vardır. Bazıları oturur, bi sigara yakar ve denize bakarak onun gözlerini hayal eder. Bazen gökyüzüne bakar, onunla geçtiği karanlık sokakları düşünür. Zaman zaman geçen vapurları benzetir, onun bi gidişine bi gelişine. Sokakta her gördüğü çocukta, onunla yapacağını hayal ettiği çocuğu görür. Yaktığı her sigarada dumanını sanki onsuzluğa üfler. Makarnaya aşık olan biri bile küser makarnaya. Tüm bunlar olurken hayal kurduğu insan, geleceğini onunla sürmek istediği insan gezer. Geceleri gezer. Sabahları gezer. Sadece güler. En azından görünen budur. Ne ilaçlar, ne sigaralar ne de arkadaşlar iyi gelir bazen. Ama sanki hiçbir şey yokmuş gibi bir gün geri gelir. Sanki bakkala inip gelmiş gibi, eskisi gibi konuşacağını düşünerek bi anda geri gelir. Ayrılığın yaşandığı o günler, geceler boyunca neler yaptığını veya neler yaşattığını umursamadan gelir bi anda. Sadece gelir. Ben geldim, gerisi sende der. Kendisinin yaptığı şeyi aynısı ona yapıldığı zaman haksızlık olduğunu düşünür. Halbuki kendisi bir şans vermiş dahi olsaydı, ilişki bitmeyecek ve mutlu mesut yaşanacaktı. Şimdi ise bir gün uğraşıp her şeyi halledebileceğini düşünür. Ama sadece hakaret, küçümseme ve tekrar aynı sorunları açar. Siz onun en saçma gününü bile kutlarsınız, sırf biraz daha konuşsun diye. Ama o tek bi kelime eder bırakır. Bazen tek suçunuz sevmek olduğunu anlarsınız. Sevdiğiniz için hala bi mesaj atsa da cevap versem diye beklersiniz. Ama günden güne o başkalarına bakar, tekrar eski hayatına döner ve ilişki süresince onaylanmayan her şeyi yapar. Ve asıl şu an, biri affedilmek istiyorsa; geç kalmasın. Zaman geçtikçe aradaki bağlar zayıflar. Şimdilik diyeceklerim bu kadar. Esen kalın.