Bir şeyler üretebilmek için illa mükemmel bir hayatın olması gerekmiyor. Mükemmellik, kusursuz olmaktır ve bunun mümkün olmadığını, her birey yaşadığı hayatla illaki tecrübe etmiştir. Bunu dert etmek yerine, olanla yetindiğinde, ilk adımı atmış olursun.
Tasarladığın -iş planı, proje, hatta sadece bir fikir- her ne olursa olsun, ilgili konuda başarıya ulaşmak için bazı zorluklar yaşayacağını baştan kabul etmen lazım. Çünkü şartların sana uygun olmasını beklersen, kusura bakma, çok beklersin. Başarıya ulaşmak için, bazı durumlardan feragat etmen gerekir.
“Elindeki imkanları değerlendirmek…”
Emin ol, birçok başarı bu yolla gelmiştir. Belirlediğin bir hedef var ve o hedefinin olduğu masada hayallerin de seni bekliyor olacak… Bu süreçte, karşılaştığın zorlukları umursadığın sürece hedefine ulaşman, ne yazık ki, mümkün değil. Hayatındaki olumsuzlukları ciddiye alır ve sana engel olmasına izin verirsen işin çok ama çok zor. Bu, aynı zamanda, hayatı tamamen olumsuzluklar üzerine kurulmuş insanları görmezden geldiğini de gösterir. Yolda yürürken, çöplerden atık toplayan insanları görmemiş olman imkansız. Peki, söyler misin; hanginizin hayatı daha olumsuz?
Karton toplayan o gencin hiç hayali yok mu zannediyorsun? Tek hayali, sadece o gün karnını doyurmak mı sence? Bunu öğrenmenin tek yolu, gidip onlarla konuşmak… Aldığın cevaptan utanacağına garanti veriyorum.
Hayattaki her detayın, algoritmanın bir parçası olduğunu unutma. Detayları görmezden gelirsen, çözüme ulaşamazsın; cebir tam olarak bunu söyler.
Üretmeye karar verdiğinde, “Acaba bunu başarabilecek miyim?” sorusu yerine, kendine sadece şunu sor: “Hayalime ulaşmak için çabalamayacaksam, neden öyle bir hayalim var?”
Bu soru, en büyük itici gücün olacaktır.