Hazreti İsa niye gelmesin ki?
Her gelen peygamber farklı bir dini değil, ‘ Allah katında din İslam’dır!’ ( Ali İmran 19 ) ayetinin tesciliyle İslamiyeti anlatmaya çalıştılar. Sayısını Allah bilir ki biz bildiklerimizden anladığımız kadarıyla Allah’ın yeryüzünde egemen olmasını dilediği tek din İslam’dır!
Kuran’ı tek başına ilimden ümmi olan biri olarak ele almak tehlikelidir. Tefsir ilminin mahiyeti her insan için önemlidir. Tefsir, bizim kuranı idrak etmemizi sağlar. Kuran ışığında ve tefsir ilminin gözcülüğüyle anlaşılmayı bekleyen bir konu da Hazreti İsa’dır.
İsa peygamberin öldürüldüğü sanılması batıl bir inancın ürünüdür. ( Çarmıha gerilmesi ) Ama çeşitli ayetlerde katletmekle vefat ettirmek anlamı arasındaki fark görülmektedir.
Bakara suresinin 61. Ayetinde ‘… Peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi’’ buradaki ölüm kavramı kuranda ‘yaktulune’ terimiyle ifade edilmektir. Yine bir başka ayette‘ Öldürün Yusuf’u…’ ( Yusuf / 9 ) diye inzal edilen bu ayette öldürün kavramı ‘Uktulu’ olarak ifade edilir .Burada da ölüm kavramı k t l kökünden türer. Örnek verilebilecek birçok ayet bulunmaktadır..
Bknz. Kasas Suresi 9. Kasas suresi 20. Ankebut suresi 24 Maide suresi 28 Maide suresi 27
Arapça bildiğimiz gibi köklerden türeyen bir dildir. Bu kavramın kökü’de k t l harfleridir ve bu kavram ölüm anlamını taşır.
Diğer bir ölümle ilgili kavram ise mevt, haleke kavramlarıdır. Sebe suresinin 14. Ayetinde şöyle buyrulur. Böylece Süleymanın ölümüne (el mevte ) karar verdiğimiz zaman, onun ölümünü (mevtihi) asası yemekte olan bir kuştan başkası haber veremedi’
Peygamberlerin ölümüyle ilgili olan ayetler ve Hz. İsa vefatıyla ile ilgili olan ayetler birbirinden farklı kelimelerle aktarılmaktadır.
Teveffa; vefat ettirmek. Ali İmran suresinin 55. Ayetinde ‘‘ Hani Allah İsa’ya demişti ki: ‘ Ey İsa doğrusu seni ben vefat ettireceğim. ( müteveffikiye ) seni kendime yükselteceğim ( rafiuke )…..’’
Zuhruf Suresi 61. Ayetinde ‘ Kitap ehlinden kimse yoktur ki O’na ölümünden önce ( İsa’ya ) iman edecek olmasın. O da kıyamet günü onların aleyhinde şahitlik edecektir.’
Bu demek oluyor ki Hristiyanlar Nasraniler İsa’nın ilahlığına değil gerçekten onun bildirdiğine iman etmiş olmasın ama bu imanları onlara fayda vermeyecektir. Bu iman etme noktası nasıl olacaktır. Elbette ki İsa’nın tekrardan yeryüzüne inmesiyle.
Evet son peygamber, Hazreti Muhammet’tir. Ondan sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir. Peki İsa yeryüzüne peygamber olarak gelmeyecek mi? Bir hadis-i şerifte şöyle denilmiştir: “İsa benim ümmetimde (ümmetimden) olacak, adaletle hükmedecek, âdil bir imam/önder olacaktır.” (İbn Mace, Fiten, 33; Sahihu Eşratı’s-saati, 1/130)
Diğer bir hadisi şerifte de Keza, “Hz. İsa’nın imam olmayı reddetmesi ve sabah namazında müslümanların önderi (Hz. Mehdi)nin arkasında namaz kılması” (İbn Mace, Fiten,33) da onun bir peygamber olarak değil, İslam ümmetinin bir ferdi olarak geleceğini göstermektedir.
İşte bu sırr-ı azîme, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm işaret etmiştir ki:“Hazret-i İsa nâzil olup gelecek, ümmetimden olacak, şeriatımla amel edecektir.” (Mektubat, s. 470)
Bu rivayet edilen üç hadis, birbirini destekler niteliktedir. O halde İsa a.s kendisinin de anlatmaya çalıştığı İslam dini yeryüzünde hakimdir. Peygamberlikte İslam dininin tebliğidir.Madem yeryüzünde İslam dini hüküm sürmektedir o zaman peygamberlik görevi feshedilmiştir. Hazreti Mehdi ve Hazreti İsa’nın göreviyse İslam birliğinin sağlanması, Zuhruf 61’de belirtildiği gibi kitap ehlinin cahilliklerini anlayıp, Allahın birliğine iman etmeleri için yeryüzüne inecektir.
Kısacası, son peygamber düşüncesi çelişkiye düşmemiştir. Hz.İsa’nın yeryüzüne ineceği yönündeki görüşlerin kuran ayetleri doğrultusunda olduğu, İslam dininin ümmetinden olacağı açıktır.
Maide suresinin 110. Ayetinde şöyle buyrulur. ‘ … Sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncili öğrettim.’ Hikmet, gösterdiği mucizeler. Tevrat kendinden önce gelen, İncil kendisinin getirdiği peki ya ‘ Sana kitabı’ derken hangi kitap söz konusu olabilir? Kuran olduğunu düşünelim peki Kuran ondan sonra gönderildi nasıl Kuranı öğrenebilir? Tabi ki yeryüzüne dönmesiyle öğrenebilir. Ayette ‘sana öğrettim!’ bölümü geçmişi ifade ediyor diye düşüneceksinizdir. Unutmayalım ki Allah katında zaman mevhumu yoktur. Onun katındaki düzenle bizim evrenimizdeki düzen aynı işleyişle yürümez. O her zaman öncesini ve sonrasını bilir!
Hz. İsâ, İncil’de, bu ümmetin övgü dolu sıfatlarını gördüğünde, onlardan eylemesi için Allah’a duâ etmiş, Allah da onun duâsını kabul etmiştir.Günü geldiğinde müceddit olarak yeryüzüne inmesinin hikmetlerinden biri budur. (Canan İbrahim, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Feza Gazetecilik, 1996, 14/74)
Almış olduğum hadis kaynakları sahih hadisçiler olması bu noktada yazımı güçlendirdiğini düşünmekteyim. Ancak her şeyi doğrusuyla bilen Allah’tır. Ayetlerin doğrultusunda tefsirsiz konuşmak oldukça tehlikelidir.
İslam dünyasında her şartta bir halife olduğunu tarihte defalarca tekerrür etmesiyle gördük. Oysa şu son asırda bir halife ne bir önder görülmemiştir. İslami ülkeler tesbihin birer boncuğudur, İslamiyet o boncukların dizildiği tespih ve imamede halifenin önderliğidir. O halde vaat edilen İslamın dünyaya egemen olması ancak birlikle mümkündür. Bir imame şarttır!
Peki hal böyleyken neden İsa gelmesin ki?
Hazreti Ali’nin de dediği gibi ‘ Çok konuşanın çok sakat atı olur!’
Allah’a emanet olun esenlikle kalın!