Bir insan bu kadar mı can yakar? Bu kadar mı acıtır? Bu kadar mı hiçliğin kıyısına sürükler? İçim acıyor. Sanki içimde bir yanardağ, alevleri gittikçe artan. Litrelerce damacana ya da okyanuslar boşalsa üstüme, dinmeyecek o alevler. Bilmiyorum. İnsanlar nasıl mutlu olabiliyorlar? Nasıl hiç bir mutsuzlukları yokmuş gibi davranabiliyorlar? Nasıl her şeye rağmen sevinçliler? Onlar mutlu gülümsemeleriyle etrafta dolaşırken ben, sadece izliyorum. Belkide ben bilmiyorum mutlu olmayı. Sanırım onlar benim bilmediğim bir şey biliyorlar. Herkes için her şey yolunda giderken, benim işim olduğunda ters gitmeye başlıyor. Hayat acıtıyor. Acıtmakla da kalmıyor, kanatıyor. Derin derin yaralar açıp, birde üstüne tuz basıyor, kezzap döküyor. Ve benim bir çok tuz basılmış yaram, uçsuz bucaksız acılarım var. Bu uçsuz bucaksız acılar, tuz basılmış yaralar bende çok kan kaybına neden. Yaşamaya gücüm yok. Anlatamıyorum, hayır. Yetmiyor kelimelerim, yetmiyor mecalim. Boğazıma takılı yumru gibi, içime oturan fil gibi. Yutkunsam geçecek gibi. Yutkunamıyorum, nefes alamıyorum. Git gide bitiyorum, eriyip gidiyorum. Beklenmedik zamanlarda içim kan ağlıyor. İçimdeki alevler git gide büyüyor. Hayat, bu kısa kelime. Başlatıp bitiren, ağlatıp güldüren, bazen de tam mutlu oldum dediğin o an seni en derin okyanuslara atan. Bu kadar karmaşık olmak zorunda mı bu kısa kelime? Öylece mutlu olmaya hakkımız yok mu? Mutlu olmaya çalıştığımız anda bile mi? Sana söylüyorum hiçliğim. Kimse tutmayacak mı elimizden? Kimse öpmiyecek mi avuç içlerimizden? Kimse bize bakıp en güzel gülümsemesini bahşetmiyecek mi? Kimse sevmiyecek mi bizi? Kimse bağışlamayacak mı kanını? Biliyorum, ilk defa biliyorum. Her şey bitmek üzere. Kanım çekiliyor, nefestim tükeniyor. Titrek ellerimle, üşüyen bedenimle. Kanım bitti, nefesim tükendi, ben bittim. Günahkar bir beden ve acıyla terbiye edilmiş bir ruh ile. Hiçliğimin farkına vardığımda hissettiklerim, hissizliğimin beni kıyıya köşeye vurmasından farksızdı. Ve tüm umutlarım, küreği olmayan bir sandalda, okyanusların ortasında, rüzgarla gelen her türlü acının esiri. Ve ruhumdaki düğümler, fazlasıyla sıkı. Kimsenin onları çözecek kadar uzun tırnakları yok. Ve ben, çoktan bıraktım tırnaklarımı uzatmayı.