Hoşça kal
Ne garip bir söz öbeği değil mi?
Garipliği kullanıldığı bağlama göre değişiyor aslında.Yolda ayak üstü muhabbet ettiğin çocukluk arkadaşına veda ederken söyleyince durum normal.
Ya o an ölmesini dilediğin, içindeki canavarı ortaya çıkaran, nefretin üvey kardeşi olan sevginin sahibine söylediğin hoşça kal?
Bu durum normal mi?
Şimdi düşününce bunu karşı tarafa son bir iyilik olarak görüyoruz. Aslında durum tam tersi.
Madalyonun diğer yüzüne bakınca asıl gerçeğin,bu kısa fakat oldukça derin olan cümlenin söylenmesinin sebebinin insanın benliğinden kaynaklanan bencilliği olduğunu görüyoruz.
Peki neden?
Bu söz öbeği, karşıdakini derin sulardan kurtaran bir can simidi aslında. Fakat bu aslında uzun vadede, söyleyenin kazanmasını sağlayan sihirli bir kelime topluluğu.
Hoşça kal, ileride sizin bilinçaltınızın size karşı açtığı savaşta, size yaptığı taarruzlarda tampon görevi görüyor.
Yani yaptığımız tüm iyiliklerin altında, kasti olarak yapmadığımız fakat insanın benliğinden kopup gelen sinsi planlar yatıyor.
Bu dünyada herkes bir bakıma kendi için yaşıyor.
Düşüncelerimiz bizim başucu kitabimiz aslında.
Okumasını bilene…