Birdenbire seni sevmeye başladım kendimde; cam kavanoza hapsettim nefretimi. Gözlerin hiciv dolu baksa da sahte saadetlerime, ben seni, ikram duvarların mahpus damına düşürülen şiddetiyle sevdim. Dört duvar, mahpus damında volta atarken yalnızlığım; adını işledi.
Kendimde güruhlar üflüyor ruhuma; ben beni değersizleştiriyor sensiz aklımla. Yalın, sade, çok cahil seviyorum seni. Kibritime ateş kıvılcımları korkusuz, kalbime aşk kıvılcımları korkuyla karışık çerez duygular yerleştiriyor. İstemiyorum senden başka; ben kendime başkayken bile.
Birdenbire kendimde seninle dağılmayı çok sevdim; zırh delici maddeler ekledim nefretin pasaportuna; bana koşup minimum düzeyde dahi olsa yıpratmak adına hınzırlığıyla senden nefret ettirsin istedim de yok, ben yine de seni düşünürken dağılmayı sevdim kendimde. Saçlarım açık, alabildiğine uzun, taranmadan yatağımdan öylece bomboş kalkarken sağ ayağımı yere bastığım anda şükür bugün de geldi aklıma diyerek adımla hitap eden parkelere kıymetini bildirdim.
Kendimde seni bana yazan kalem, sensizlikle ince bir örtüyle gizliyorsa seni benden; saklanma harfleri karakola düşsün hemen. Suçlular halimin vehametinde bir çok acıyı daha senden yana halime ekleyip halim kalmayana kadar benimle uğraştılar diye…
Bugün, kendimde kendimden kendimi salıp sen olmak istiyorum. Sol kanattan gelişen aşk atağı bana taksın aşk altınını… ılgıtlar senin gibi yılgınlık benim gibi; bir aşk ölmeliyse o bugün ikimiz için değil…
Dilara AKSOY