(I)
Uzaklarda bıraktığımız için mi güzel hatırlarız çocukluğu? Çocukluğumuzun geçtiği o evi , ilk öğretmeni , ilk şamarı , zaman geçtikçe içimizde süslediğimiz o anıları bir türlü silip atamayız.
Yüreği , yüreğimize dönüşen o çocukluk arkadaşlarını hiç ama hiç unutamayız. Üstüne yıllar geçer. Çocukluk yıllarımızın iki katı , üç katı bir zaman geçer. Ama yine unutulmaz olan ilk anılardır.
Schoenpaur’un dediği gibi , mevsimlere benzetmeli insan ömrünü. Çocukluk ilk bahar olur bu benzetmede. Her yer ne güzel kokar. Günler uzundur. Havalar güzeldir. Sabahları ayrı güzeldir , akşamları ise daha ayrı bir güzeldir. Ne varsa bu mevsimde vardır. Aşkları da bir başka güzeldir. Sevinçleri çoğaldıkca çoğalırken , hüzünleri kağıt kesiği gibi ani ve geçicidir. İlkbaharın kokusu sızar ruhuna , üzerine yıllar geçer. Hiç umulmadık anlarda tüter burnunda. Özlersin. Hep ama hep özlersin…
(II)
Gençlik ile başlar sızı. Beklersin büyümeyi. Hep ilkbaharın artık yaza bırakmasını istersin yerini. Ve yaz gelir. Sen çok beklemişsindir. Ama sana hiç belli etmeden , ansızın çıkıp gelir. İlk başlarda hoştur. Gücünü , iradeni fark edersin. Çocukluk ile gençlik arasında bir geçiştir. Artık hissetmeye başlarsın kendini. Duyguların yine yoğundur. Ama ilk baharda olduğu gibi kolay geçmeyecektir. Sevinçler sabun köpüğü gibi sönerken , hüzünler bıçak kesiği gibi derindir. Ve geriye dönüp bakarsın , çocukluk geçmiştir, üstelik geçmeye devam ediyordur. Elinden bir şey gelmez.Artık sadece ilerisi vardır. Bir gelecek kaygısı senin ruhunda yangınlara vesile olur. Aşkların ızdırap verebilir. Hala duygularla ilerlemek istersin. Duygularla dokunursun sevdiklerine. Varlığını çoğaltma arzusu dolar içinde. Tek uyuduğun yataklarda artık bir nefes daha olsun istersin.
Sevmek güzeldir. Ama tek başına yaramıyor bir şeye. Anlarsın. Ama çocukken öğrendiklerini unutmak için ; gençliğin ilk yıllarını harcarsın. Sonra deniz durulur. Ara sıra yoklamaktadır yine dalgalar kayaları. İradenin sarsılmaz duvarlarını yoklar durur. Çok güçlü sanarsın bu duvarları , değildir. Nitekim anlarsın , hayat istediğini yapmakta özgürdür sana. Ve sen yalnızca yaşarsın. Ama bunu kabul etmek çok zordur. Hatalar yaparsın. Bu mevsimde ne yapılsa hatadır zaten. Karınca çalışıp , bu güzel günleri kaçırdığına pişmandır. Ağustos böceği pişmandır , bahar günü az da olsa çalışıp ileriyi düşünmediği için. Demiş ya dostoyevski ; ne yaparsan yap pişman olacaksın , belki yaptıkların , belki yapmadıkların için.
Bu süreçte yaşadığın acılar öldürecektir , ömrün ilk baharından getirdiğin o hisleri. Az da olsa anlarsın , umduğun gibi değildir dünya. Sen bir plan kurarken , hayatında bir planı vardır senin için. Ama gözün korkmaz. Düşersin , ,kalkarsın.Yanarsın , sönersin. Bitti bu kez dersin , yeniden başlarsın. Aklında ölüm yoktur. Yanında tüm tanıdıklarını öldürseler bile , kendine ölümü anlatamazsın.
Bu yüzden olur olmazı kafana takarsın. Zaten hayat adil değildirde. Milyonlar aynı hayalleri kurar ama sadece ufak bir kısmı gerçek eder bu hayalleri. Geri kalan büyük kısım ise hayalleri gerçek olanların basamakları olurlar. Kimisi kışı düşünen karıncalardır , kimisi anı yaşayan ağustos böcekleridir. Aramak devam eder. Kimisi bulur benliğini , kimisi aramaz bile. Ve kimisi pes eder bu mevsimde.. Gider hasbel kader , gide bildiği yere dek. Olsun ne olacaksa olsun diyerek.
(III)
Yaşam bir beladır , demiş tolstoy. Hemde püsküllü bir bela. Ama bu cümleler seni karanlığa atamaz artık. Sorgulamak bitmiştir. Nitekim kabulleniş başlamıştır. Hayat budur , ve hayat – hiçtir.
Hani bilemiyorsun ya. Nasıl çocuktun , nasıl büyük adam oldun. Ardından yine bilemiyorsun , nasıl şakaklarına aklar düştü. Her şey yaşanırken uzun ve tükenmez gelirdi. Şimdi sadece birkaç cümleye sığan ve yok olacak anılar olmuş oysa.
Beklentiler dinmiştir artık. Ömrün baharında , hep sokaklarda olmak isterdin. Hep gezmek ve hep yeni şeyler öğrenmek isterdin. Hep daha iyisinin olduğunu bilirdin. Her şeyi ama her şeyi inceler dururdun. Ama şimdi öğrendin. Herşeyin ama herşeyin tam olarak öğrenilmeyeceğini öğrendin. Biraz ölüm dadanır etrafına. Ama yine de güzeldir havalar bazen sonbaharda. Bir bilgelik oturmuştur suratına. Ama yapraklar yüreğinde savrulur durur. Anlamışsındır ; insan kendisinden başka kimse yardım edemiyor.
Çoğalma arzun yerine gelmiştir bu süreçte. Artık başkaları için yaşıyorsundur. Ama bir başkalarını da pek umursamıyorsundur. Sana öğretilenleri silmişsindir. Ve hayatı kendince yorumlamışsındır. Dönüp bakarsın ardına ve bir soru kalır geriye hayata dair ‘’bu neydi şimdi?’’ Kimisi inanç ile doldurmuştur hayatın anlamını , kimisi insanlar ile. Kimisi boş bırakmıştır bu soruyu. Geldik ve gidiyoruz , sonunda ne olacak olsun diyerek.
(IIII)
Bütün sinsi mevsimlerden ziyade , kış yağmurlar ile yollamıştır geleceğini. Usul usul , acelesiz bir biçimde çökmüştür üzerine. Gücün ve iraden azalmaktadır. Hayat başlamıştır ve bitmeye yakındır. Bir türlü inanamadığın ölüm etrafında dolaşmaktadır. Öleceğin yaşlarda, mayında gezer gibi gezmektesindir. Çocukluk gelir aklına süslersin hayalleri , olduğundan daha güzel hatırlarsın. Olduğundan daha uzundur boyun gençlikte , değil öyle belki ama sen öyle hatırlarsın. Oysa sıradan birisiydin işte ama düşkünlüğün , geri gelmeyecek o baharı bir rüya gibi hatırlamaktadır. Şimdi daha iyi anlarsın evet ,hayat bir hiçtir. Ama geriye götürüp yeniden yaşar mısın deseler , bu hiçliğe severek katlanırdın.
Günler kış günleri gibi kısadır. Sürekli aynı yerlerde yaşayıp durursun. Hayal gücüne kalmıştır tüm mutluluğun. Çoğu tanıdıkların ölmüştür. Ve aynı evde, senden kültürce farklı bu insanlarla çok iyi sohbetler edemezsin. Zaman değişmiştir. Her şey değişmiştir dünyada. Böylece tıpkı yenilemeyen eşyalar gibi , seninde zamanın geçmiştir. Heybetin sönmüştür. Çocukluğa çok uzak olsanda zaman olarak, ruhun yeniden bir çocukluk yaşamaktadır. Huysuzsundur , çevrende kim olursa olsun yalnızsındır. Anlarsın bu yalnızlıklarda, insan bir diken gibi kendisine nasıl batar. Ne varsa seninle gelecektir. Anne kucağından , tanrı toprağına. Böylece ihtiyaçtır ölüm. Sonsuz olsa çekilcek dert değildir yaşam.
‘’ben varken ölüm yok , ölüm varken ben yokum , öyle ise gereksizdir korku’’.