İnsanı Okuyabilmek
Okuyabildiğimiz ölçüde tanırız, insanı. İnsanı okuma tabiri, onu anlama ve diğer gam bir his ile ona ulaşmaya çalışma çabasıdır. Bu çabamız genel anlamda insan kavramına yüklediğimiz tanımlar ile de ilgilidir. İnsani bir yaklaşımımız var ise insanoğluna, kavramlar yerini daha kolay bulacaktır. Öncelikle kendisiyle barışık olan insan, insanı daha kolay anlayabilir. Ayrıca insanı anlama gayretimiz varsa ve bu gayret kendin için değil de muhatabın içinse kapılar açılmaya başlıyor demektir.
İnsanı okuyabilme tabirinin çıkış noktasını irdelemeye çalışalım. Öncelikle kavramların kendisini bilmek gerekir. Bize ne ifade ettiğini ve bir tuğla misali nereye uygun olduğunu düşünebilmeliyiz. Kavramlara rastgele yüklenen anlamlar, bizim inşa etmeye çalıştığımız fikirlerden uzak kalacaktır. Böylece fikirler yanlış sonuçlara ulaşmamıza sebep olabilecektir.
Kendini kitaplara adamış veya onlarla hem dem olmuş insanlara bu noktada kendimizi emanet edebiliriz. Çok okudun kitapları, gel biraz da beni oku diyebileceğimiz insanlar var. Kavramları yerli yerinde kullanabilen insanlar var. Okuduğunu zannedip, az bir bilgiyle çok fikirler üretenler de var.
Bazen her şeyi bildiğimizi zanneder ve bu düşünceyle insanların ne hissettiklerini değersiz görebiliyoruz. Okumasını bilmek lazım, insanı. Kendi penceremizden bakarak başkasının bahçesindeki çiçekleri göremeyiz. O çiçeklerin nasıl büyüdüğünü ve kimlere kendini sakladığını bilemeyiz.
İnsanı anlayabilmek sabır işidir. Egonuzu bir tarafa bırakmanız lazım. Kendi bakış açınızla muhatabınıza yaklaşımınız tek taraflı olur. Mümkünse o an için kendinizi sıfırlayın. En azından tarafsız düşünmeye ve anlamaya çalışın. Eğer kendi bildiklerinizi okuyacaksanız, insanı okuyamazsınız. Eğer bildiklerim ikimize de yeter de artar diyorsanız, insanı okuyamazsınız. Sözcüklerin kulağınıza dokunup hızlıca gitmesini istiyorsanız, insanı anlamakta zorluk çekersiniz. Anlayamazsınız.
O bir arkadaş, bir dost, bir eş, bir çocuk, bir öğretmen de olabilir. Ona bir fırsat tanıyın. Hangi kanalı açacağına o karar versin bu akşam. Hangi şehirde ve nasıl bir manzarada size sevgisini sunacağını bırakın o söylesin. Yarın çocuğunuz sizinle oynamak istediğinde ona bir vakit ayrın. Onu mutlu edin. Çünkü onun mutluluğu aslında senin kalbinde hissedilecek. Aslında kendini mutlu edeceksin. Farkına var.
Bırakalım bir dersi de öğrencimiz istediği gibi hayal etsin ve bize hayalini sunsun. Belki de onun hayali sensin, öğretmenim. Seni sana sunacak. Onu anlamaya çalış. Öğretmenine bir fırsat tanı, geçmişi bir tarafa bırakarak. Bir an için öğretmenlik yaptığın günleri hatırla. İsteklerini, hırsını ve yaşama arzusunu içinde hisset. Onu dinle, bildiklerini bir köşeye sakla. Belki sevincine seni de ortak edecektir.
Her zaman sevdiklerinize, sevginizi hissettirin. Onları anlamak için dinleyin. Bir fırsat verin..
Emrah Gürbüz