Altın sarısı gunes sırma sırma aydınlatıyor semayı. İstanbulun yedi tepesi bir bir uyanıyor yeni gune. Gunes bır gun daha tarihi aşkları uyandırıyor. Galata bu sabah da kız kulesinı severek uyanıyor sabaha. Yuzyıllardır suren askının ateşi ilk gunki kadar canlı hala. Önündeki yapılar salık verse atacak kendini boğaza. Belki batacak boğulacak ama olsun. Madem hiç kavuşamayacaklar uğruna olmeyi yeğliyor her gun acı çekmektense. Benim gibi galata aşık,deli divane. Uzakta bile olsa vazgeçmiyor hiç. Hiç kavuşamayacağını bilsede umidini bir an bile yitirmiyor. Bir kere daha deniz göğün mavisiyle buluşuyor. Mehtapta dökülen o pırıl pırıl yaşlarını siliyor. Yine masmavi gulumsuyor sevgilisine. Martılar ne zaman uşusse denizin başına gök kıskanıyor, hiddetleniyor kararıyor, kuşları kaçırıyor. Bu sabahta guneş aydınlattı rumelini anadoluyu. Aralarına bir garip deniz gırmıs bu iki aşık birbirlerine bakarak uyanıyor yine. Yıllar yılı olduğu gibi o birleşme anını beklemeye başlıyorlar yine beraberce. Guneş yıne açtı gemilerin gokle deniz arasındaki aşktan habersiz geçip gittiği, sokaklarda satıcıların dolandığı, çalgıcıların çalıp oynadığı, koprunun habersizce iki sevgiliyi bağladığı bi gune. Bu sabah guneş altın sırmalarını yine kalbimdeki sana çevirmişti. Oradaki seni bulup ısıtmıştı yine. Yıne seni sevdirdi bu sabahta. Şu nizamiye salık verse koşucam bende sana. Hiç kaybetmiyorum ne sevgimi ne umidimi. Bir kere daha uyanıp sildim sensiz geceden kalma goz yaşlarımı. Sabah yine bir sözüne sığdırdığın sevgini hatırladım. Bu bile ısıtmaya yetti kalbimi. Bır kere daha dusundum etrafındaki onlarca kişiyi. Kıskandım sinirlendim uzuldum yine. Herkesten ve herşeyden sakındığımı fark ettim seni. Bu sabahta ikimizin ustune dogdu guneş ve ben onceden olduğu ve sonradanda olacağı gibi bugunede seni severek uyandım