Lanet ve sıradan tıpkı herkesin ki gibi lanet ve sıradan bir tez ödevi yazacakken içeri giren adam Semih in tez ödevi yazmasını engeller ona zaten okulun eğitimin ve öğretimin insanları kalıba sokmak ve kendi tarihlerini düşüncelerini ve bu gibi yaklaşımları empoze ettiği bir yer olarak gördüğünü söyler peki bilimin ve felsefenin evrenseli öğretilse gerçekten de öyle midir? Tarafsız ve saf bilgiye nerde ulaşabilirsin ki kutsal saydıkları kitaplar bile binlerce kişinin elinden geçip değiştirildiyse neye ve kime güvenebilir hangi bilginin doğruluğuna emin olabilirsin? üniversite safhasında bir genci zaten eğitemezsin ona öğretim verirsin öğretimden kastın bir devletin tarihi dili ve kültürü fakat gerçekten öğrenci bunu ister mi ya devletlerin dinlerin insanları daha kolay kontrol edilebilmesi için yine insanlar tarafından kurulmuş bir perde olarak görüyorsa sen kendine sordun mu gerçekten yapmak istediğin iş bu mu ya da gerçekten iş yapmak istiyor musun? Ben ; dedi kapıdaki adam belki de reddedip kendimi kendimi diyorum çünkü siz insan olmanın koşulunu çalışmaktan geçiriyorsunuz kendinize bir dünya yaratmışsınız bir düzen var bu inkar edilemez ve bu düzen vahşi bir yer ailenizin bütün çabası da bu düzende onlar öldükten sonra da rahat yaşayabilmeniz ama senden ileri geliyordur diye düşünüyorum dedi. Gerçekten üniversite okuyarak ya da bir yerden mezun olarak yaşayabilir misin iyi bir standartlarda dedi adam. Semih yüzüne baktı ve bilmiyorum gerçekten bilmek istiyorum bunu bana anlat kapıdan içeri giren adam. Bak gerçekten bir şeyler yapmak istiyorsan sadece yap. Ama bu radikal bir karar gerçekten düşünmem gerekiyor dedi Semih ama ne düşeneceğimi bile bazen bilmezken neden bu kadar yük ve sorumlulukla karşı karşıyayım ya da karşılamak zorundayım benim için sorumluluk zorunluluktan ileri gelen bir şey sadece zorunda hissediyorsam onu yapmak istemiyorumdur ve bundan daha doğalı varsa söyle bana kapıdaki adam. Her şeyden kaçmak gerçek tedavisi olacaksa kaçayım fakat olamayacak omurgamı aldırıp nefret ettiğim yapay role bürünerek ve hayatım boyunca mutsuz olarak bir işi yapamam dedi semih. Buna karşılık hatta onu bırak sen daha okulu okuyamıyorsun be adam dedi kapıda ki adam.
Gerçekten okuyamayacağımı mı düşünüyorsun hayır yapabilirim ben her şeyi yapabileceğime ve bu güce sahip olduğuma inanıyorum tek isteğim yapacağım hareketi ihtiyaca çevirmek çalışamam mı sanıyorsun yapamam mı hukuk tıp psikoloji bunlar saf çalışma isteyen bilimler ama ben vazgeçmiş gibiyim. Kendimden bile sebebi belki ailemin yanlış yetiştirme tarzı, benim yaşadığım olaylar sonucu aldığım yanlış kararlar öyle veya böyle vazgeçmişim neden bilmiyorum. Kapıdaki adam durdu gözlerinde buğulu bir bakış ve empati yeteneğinin artığını gösteren yüz mimiklerine sahipti belki de öyle görünme çabasındaydı. Sadece içinden geçeni söyle bana dedi Semih. İçimden geçen senin kendini buraya ait olmadığına inandıran bir tembel olduğun ne yapıyorsun tanrı aşkına ne yapabiliyorsun sadece biraz kafanı yorman çabalaman lanet okulu bitirip bir eş bulup evlenmen sonrası emin ol bana su gibi akıp geçecek hayatının nasıl geçtiğinin farkına bile varmayacaksın.Sadece uyum sağla normal insanlar gibi yaşa zaten normal bir insansın kendi bilmişliğin ve ufak dünyan içinde kendini önemli kılıyorsun.Semih bıkmıştı ona göre adam zırvalıyordu ukala filan değildi kendine göre hatta insanların ukala olduğunu kendini ise toplumun kültürünün ailesinin arkadaşlarının kısaca dünyanın altında ezilmiş bir insan olarak görüyordu. Camus tan mı etkilenmişti Nietszche den mi doğu felsefesinden orası bilinmez ama en azından kabul görmek istiyor belki de kendini kendine ispatlama ihtiyacı duyuyordu. Kapıda ki uzun boylu yüzü ince ama sert bakışlı adamın söylediklerini ilk önce umursasa da adam kendini gerçekten anladığını sanan aptalın tekiydi. Semih bir an durdu ne demişti az önce o adam aptalın tekiydi evet yine bir ukalalık örneği ve kahrolası ukalalık evet Semih ukalaydı ve bunu kendine söyleyemiyordu.Bir ressam mı olmaktı hayali hayır sanmıyorum sadece 20li yaşlarında toy bir gençti ne istediğini bilmeyen evet bilmiyordu ne istediğini yaşadığı travmatik olayların kendine bir şey kattığını sanıyordu.Belki de katmıştı.Kapıdaki adam semih in bu düşünceli ve takıntılı tavrını görünce biraz geri çekildi. Beyninin tatile ihtiyacı var gerçekten fiziki yorgunluğun hiç yok ama dinlenmeli belki de sadece biraz dinlenmeli dedi. Fakat sorunları uyuşturarak veya erteleyerek değil onları kabullenenerek ve yaşayarak dinlenmeliyim dedi Semih. Uzun bir yolculuğa çıkmayı düşünüyorum yalnızlık temiz hava ve açlık beni terbiye edecektir zira küçüklüğümden beri el üstünde tutulmuş ve kendi içime kapanmış bir ukalayım bunu kabul ediyorum tembellikte Oblomovla yarışabilirim bunun da farkındayım ve bundan bıkmış bezmiş bir vaziyetteyim. Arkama bakmadan geçmişimi ve insanların ne diyeceklerinden ne düşüneceklerinden çekinmeden yapmam gereken bir yolculuk var ve buna hazırım. Kapıda ki adamın bakışları değişmiş biraz ürpermiş ve biraz küçümsemişti artık semihi.
Tamam anlamaya çalışalım tekrar, istemediğin şeyler var hayatta daha çok kendi hayatını yaşamayı bohem bir tarzda biraz romantik ve kalbinin peşine gitme gibi çocukça istekler taşıyorsun ama inan bana tüm samimiyetimle söylüyorum bu aklından geçenler sadece 20li yaşlarında hayata uyum sağlamaya çalışan bir gencin düşünceleri gerçekleşme ihtimali zor hatta imkansız bunun karşısında karşına birkaç tane güzel problem çıkıyor birincisi ve olmazsa olmazı fiziki maddi nedenler gözünü aç semih lanet bir düzende yaşıyorsun dünyanın yarısı açlık sınırındayken %1i dünyanın servetini yiyor ne yani sokakta yürüyorken birinden para isteyip karnını mı doyuracaksın sen ölürsün be yaşayamazsın.Bak yine yaptın bunu yine beni küçümsedin oysa şu lanet lafı o küçük beynine sok ben bir insanın sadece tüm kalbiyle istediğinde yapamayacağı şey olmayacağını söylüyorum sana.Hah sorunda bu ya sen bundan emin bile değilsin çok zengin olmak isteyen biri gerçekten çok zengin olabilir mi? Evet olur eğer tüm benliği ile buna inanırsa olur. Sen tüm benliğinle neye inanıyorsun? Semih tökezledi işte şimdi kafasına silah dayanmış ayağı sakatlanmış bir yarış atının çaresizliğini hissetmişti.Kendini işe yaramaz ve boş bir pislik gibi görmüştü.Dünya da, evrende, hatta ve hatta nebula da tüm benliğinle inanacak bir düşünce veya ideoloji yoktu onun için.Tanrı ya inanmayı çok isterdi sırf bir dayanak olabilsin diye ama din ve huzur paradoksu onu rahatsız ettiğinden yapamadı.Kadınlara aşık olmayı denedi tüm benliğiyle ama onlarda ruhunu becerip attılar ve tekrar aynı hisse kapıldı semih gerçekten hayatı boyunca çalışmamış bir şey başaramamış insanlarla düzenli ilişki kuramamış kaybedenin teki miydi?Hayır hayır iç sesine kapılıp bunu kendine tekrar yapmayacaktı.Belki de sırf bu yüzden bir yolculuk planlamıştı kuzey ışıklarına açılan beklediği iyi veya kötü bir gelecekte değildi kendiyle kavgasıydı hiç başlamadığı ve hayatı boyunca sürecek içinden çıkamayacağı bir paranoyaydı içine girmek üzere olduğu döngü.